felsefe taşı

Sarmaşık

Sarmaşık
Ağustos 22
15:27 2016

Yedi, sekiz yıl önceydi, 70 kadar ağaç (dişbudak) fidanı diktik bahçeye.
Baktım fidanların dibinde, topraktan minik minik, yeşil yapraklar çıkıyor.
Anasının rahminden yavaş yavaş baş çıkartan bebek gibiydiler.
Işıkla buluşunca, nasıl da sevinç ve coşkuya kavuşuyorlardı.
“Maşallah” dedim, nazar değmesin.
Çok sevdim kerataları, çok!
Suladım, besledim … Bildiğin gibi değil, evlat her biri.
Günler geçti, bir baktım meğer bunlar sarmaşıkmış.
Sarıldılar dişbudak fidanlarına.
“Bak sen şu işe” dedim, “birlikte büyüyecekler”.
Bir dostum geldi, “sarmaşık aslında aşk demektir” dedi.
Hadi ordan!
“Elbette, sarmaşık Arapça aşaka’dır, sarmaş dolaş olmak anlamında”.
Desene şık bir sarma hali var işin içinde?
Aynen öyle… ‘ışk’ da diyebilirsin.
Günler biraz daha geçti, dişbudaklar yaprak açmaya kalktılar.
Sarmaşık kıskandı yeni çıkan yaprakları, onları da kapladı.
Koca fidan, topraktan, en tepeye kadar sarmaşığa teslim oldu.
Şu aşk karşısında, fidanla figan olup kalıverdim oracıkta.
Aaah ahhh, sonrasını sorma kardeş…
Aşktır, meşktir derken, o namussuz sarmaşık dişbudağın iliğini kemiğini kurutmaya başladı.
Baktım bizim dişbudak kendinden geçiyor, bir deri bir kemik.
Dostum geldi, “Eee, aşk böyledir, kendini ona teslim edeceksin ki, o teslimiyet içinde eriyip bitiveresin”.
Dedim, “ben farklı bir gerçeklikten sesleniyorum, işitiyor musun Memeeet?”
Dedi, “farkı yok ki, ikisi de bir, bakarsan görürsün”.
Dedim, bu şabalak nerden çıktı karşıma? Kuruyacak dişbudaklar, el atmazsam bu işe.
Gittim, tümünü koparttım, attım.
Nihayet bir nefes aldı garibim fidanlar.
Aşkmış, pöh!
Günler geceleri kovalamaya başladı, bu namussuz hep aklımda.
Sürekli onu düşünüyorum, gövdeyi koparttım ama, kök kaldı toprakta.
Nasıl da düşünemedim? Ya sürmüşse kökten?
Ya eskiden daha güçlü geliyorsa?
Ya…?
Dayanamadım, gittim, ne göreyim?
Namussuz, aşifte bulmuş bir delik, çıkıvermiş dışarı, dolanmış bizimkine.
Kökünden söktüm laneti.
“Ohhhh…!” dedim, derin derin.
Geldim eve, içimde bir huzur.
“Ulan huzur bu ne hal, üstün başın sarmaşık?”
Dolanır da dolanır … Hay Allah …!
Gittim duş aldım, geldim, yine ortada.
Dayanamadım, koştum bahçeye.
O lanet eskisinden de güçlü, fidanı sıkı sıkı kavramış.
Dedim “bu mendeburun tohumunu kuşlar getiriyor”.
Dedi, “aşk bu, sökerek çıkartamazsın, yorma kendini”.
Dedim, “saçmalama fidan ölüyor”.
Dedi, “fena mı, bırak ölsün.”
Sen sus arka ses.
Dünyanın parasını verip fidanların üstüne tel kafes yaptırdım. Kuş, muş gelemesin.
Toprağı da iyice temizlettim, ne kök, ne yaprak, ne tohum…
Lanet olasıca, adı batasıcanın izi kalmadı.
Kafesin üstüne de kuş kovucu sinyal yayan bir elektronik zımbırtı koydum.
Ohhhh…!
Huzurla döndüm eve.
“Artık çıkmaz” diye kalkıyordum yataktan.
“Mendebur sarmaşık” nakaratıyla yüzümü yıkıyordum.
Zeytini çiğnerken “nasıl çıksın ki artık?” diye gülüyordum, çayı “bittin oğlum, bittin sen, kökünü kazıdım lanet şey” diye içiyordum.
Yine çıktı mendebur!
Dedim, “bu şerefsiz, bu vatan haini, bu gavurun dölü, bu ırz düşmanının tohumunu böcekler taşıyor, kuş kafesinin üstüne sinek teli koymalı.”.
Aklımı gurur kavanozuna batırıp, çıkarttım.
Top top sineklik tel alıp, fidanların üstünü oda gibi kapattım.
Nihayet, hayat varmış!
Eve gittim, yol boyu şaşkaloz sarmaşıkla dalga geçe geçe.
Divana şöyle bir uzanıp, gözümü kapa ya maya madı yama…
O lanet evladı lanet, gözüme kaçıverdi.
Aldım telefonu, aradım pimapen’ci Hüsnü ustayı.
“Koş usta, iş büyük, camla kapatacağım bahçeyi.”

Ertesi bahar, dişbudaklar sadece kupkuru, birer taşıyıcı kazık olmuşlardı.
Sarmaşıklar, yeşerdikçe yeşerdi, çiçekler açtı …
Eğildim, “ulan sidikli kim getiriyor seni buraya?” dedim.
“Kim olacak güzel abim, sen” demez mi.
O an’da anladım, aşk neredeymiş.

11.602 kez okundu
Paylaş

İlginizi Çekebilir

  • Emekli maaşı promosyonuEmekli maaşı promosyonu Aşağıda yazdıklarımla sizleri biraz güldürmek,biraz ağlatmak,biraz düşündürmek istedim Bankacılık işlemlerim için bu hafta birkaç kez bankaya gittim.Yoğun kalabalık var çünkü emekli […]
  • Halı ve Kilim Sembolleri: Selvi-Botteh-Şal DeseniHalı ve Kilim Sembolleri: Selvi-Botteh-Şal Deseni Adem evladı; özellikle Homo Sapiens Sapiens türü (100 - 70 bin yıl) sahip olduğu kadim bilgi, duygu ve düşüncelerini gelecek kuşaklara aktarma amacıyla sembolleri kullanmıştır. İzlerini […]
  • Kabile Zihniyeti ve Birey OlamamakKabile Zihniyeti ve Birey Olamamak “Hastalıklı bir topluma iyi eklemlenmiş olmak, sağlıklı olmanın bir ölçüsü olamaz." Krishnamurti Klan ya da kavim; geleneksel topluluk, kabile şeklinde tanımlanır. Toplumsal ve ekonomik […]
  • Puslu Kıtalar AtlasıPuslu Kıtalar Atlası “İşte, içinde yaşadığın dünya da, bu şekilde hiçlikten yaratıldı. Ama hiçliğin öteki adı olan boşluğun bir parçası artmıştı. Bu parça ikiye bölündü ve birisi, boş bir levha olarak sana […]

Sosyal Medyada Takip Edin

Üye Olun

Yazarlar

Kategoriler

Takvim

Ekim 2024
P S Ç P C C P
« Eyl    
 123456
78910111213
14151617181920
21222324252627
28293031  

Arşivler