felsefe taşı

Kader Ajanları ve 21. Yüzyılda Modern Savaş

Kader Ajanları ve 21. Yüzyılda Modern Savaş
Şubat 22
12:50 2016

Gazeteci Lisa Howard sorar:
-“Bir devrimcinin sahip olduğu en önemli özellik nedir?
Che yanıtlar:
-AŞK.
Bu yanıt çok şaşırtmış olmalı ki tekrar etmekten kendini alamaz genç kadın. Aşk?
-“İnsanlık aşkı, doğruluk ve adalet aşkı. Bunları taşımıyorsa benliğinde, gerçek bir devrimci değildir o.”

Bu sabah Che Guavera sözleriyle bozdum kafayı. Çünkü, iki gün önce, Ankara’nın göbeğinde bir bomba patladı, ve ülkemin kalbinde dünyanın en moderns savaşlarından biri gün yüzüne çıktı.
Dün bir dostla sohbet esnasında başladı bu yazı şekillenmeye… Ona, “Sen Tanrı’ya inanmıyorsun ama aslında onun çok sevdiği kullardan birisin farkında mısın?” demiştim.
Şöyle yanıt verdi: “Ya inanmıyor değilim. Sadece soruyorum, bu kadar kötü, çirkin olay olurken Tanrı ne yapıyor!?”
Şöyle yanıtladım: “Tanrı’nın misyonu bu değil ki… Kim söyledi bunu? Bu bizim misyonumuz. Bugünkü kötülüğü yaratan ve bu dünyaya taşıyan hangi çocuk kötü doğdu ki gerçekten?”
Ve konuşma derinleşirken şöyle devam ettim: “Neden yaşıyoruz? Yaşamın temel amacı kendi bireysel tekamülümüz. Senin ruhun dönüşmek, gelişmek için doğuyor. O yüzden değişiyoruz. Sen değiştikçe çevrende de değişim dalgaları başlıyor. Ama en zoru insanın ayağa kalkıp kendiyle yüzleşmesi. Çünkü bu, değişirken bile nereye doğru değiştiğini düşünmeyi gerektiriyor. Ne farkı var bugün yaşadıklarımızın Birinci Dünya Savaşı’ndan? Sadece, modernleştik, modern bir savaşın içindeyiz.”

Sahi, içinden geçtiğimiz şeyin ne farkı var Birinci Dünya Savaşı’ndan. Söyleyeyim. Henüz evlerimiz başımıza yıkılmadı, o kadar. Modernitenin getirdiği bireysel yaşamların, kutu kutu evlerin ve rutine bağlanmış yaşamların içinde daha fazla güvende olduğumuz algısına kapılıyoruz, o kadar. Daha fazla etrafı suçluyor, daha az gerçekten düşünüyoruz. İsyan etme eşiğimiz yükseldikçe, yalnızca başkaları için iyilik yapma eşiğimiz düşüyor. Kızgınlıklarımıza paralel olarak, bencilliklerimiz artıyor. Başkalarına öfkelenirken, perde arkasında aslında Tanrı’ya öfkeleniyoruz. Niye oturduğu yerden parmağını şıklatıp bir düzen oturtmuyor diye. O da bize “Siz ne yapıyorsunuz?” diyor. Oturduğu yerden sabırla, dünyanın daha ne kadar içine edebileceğimizi izliyor.

Kader Ajanları (Adjustment Bureau) filmi vardı. Film tesadüflerin yarattığı ikilemde, önceden çizilen yolla yaşanması arzulanan arasında tercihe zorlanan bir adamın öyküsünü anlatıyor. Ana mesajı “herşeye rağmen kontrolü eline almanın mümkün olduğu”olan,ve büyük patronun düzeninde, özgür iradenin lafta kaldığını anlatırken Tanrı’yı hissettiren filmde geçen bir diyalog şöyle:

-Biz olayların bir plana göre olmasını sağlarız.
“Özgür iradeye ne oldu?”
-“Özgür iradeyi daha evvel denedik. Seni avcı toplayıcılığından alıp Roma İmparatorluğu’nun zirvesine çıkardıktan sonra geri çekilip ne yapacağını görmek istedik. Bize beş yüzyıl boyunca karanlık çağları izlettin. Sonra tekrar devreye girdik. Sana eğitim sistemini kurmadan önce, bisiklet sürmeyi doğru düzgün öğretmemiz gerektiğini düşündük. O yüzden sana Rönesansı, Aydınlanmayı Bilimsel Devrimi verdik. Altı yüzyıl boyunca dürtülerini mantıkla kontrol etmeyi öğrettik ve 1910’da tekrar geri çekildik. 50 yıl içinde bize Birinci Dünya Savaşını, Büyük Krizi, Faşizmi, Yahudi Katliamını gösterdiniz ve yetmezmiş gibi Küba Füze Krizi ile gezegeni yokolmanın eşiğine getirdiniz. O noktada, bizim bile düzeltemeyeceğimiz bişey yapmanızdan önce bir daha devreye girmemiz için karar alındı. Özgür iradeye sahip değilsin David. Özgür iradenin görünümüne sahipsin.”

-“Öyle mi, ben her gün kararlar alıyorum.
-“Hangi diş macununu kullanacağın ya da içecek konusunda özgür iraden var. Ama insanlık önemli şeyleri kontrol edebilecek kadar olgun değil.”
-“Yani önemli şeyleri siz hallediyorsunuz. Ama son baktığımda dünya oldukça sorunlu bir yerdi.”
-“Ama hala burda. İşleri tamamen sizin elinize bıraksaydık, olmayacaktı.”

Bir aşkı seçerken, dünyada değiştirebileceğin nelerden vazgeçtiğini ve herşeye rağmen özgür iradenle birarada değişimler yaratabileceğini anlatan bu çok güzel film, aynı zamanda şunu hatırlatıyor, insanlık, hala kendisiyle yüzleşirken dünyayı daha iyi bir seviyeye getirebilecek kadar olgunlaşamadı ama istediğimizde, gerçekten istediğimizde, kaderini bile yeniden yazmak mümkün.

Modern çağın içinde biz ne yapıyoruz? Silahları görünmez kıldık, daha fazla güç amacıyla, iyiliğin gücünü unuttuk. Kimliklerimizle savaşır olduk bugün. Kim olduğumuzu ispat etmeye çalışırken, kim olduklarını bize kanıtlamaya çalışanlarla, her gün, yeniden, daha fazla savaşıyoruz. Kibri güce takas ederken, çocukların mutluluğunu ellerinden alıp, oyuncaklarını hırslı hayallere satmak zorunda zorunda hissedecekleri bir dünya bırakıyoruz onlara. Ölmekten değil, yaralanmaktan ve o yarayla yaşamaktan korkuyorlar çocuklar.

Ruhlarındaki merhem sevgi ve ellerindeki esas güç hayalleriyle yaratabilecekleriyken, korkularında hapsediyoruz onları. Ankara’nın ortasında patlayan bomba, hepimizin evinde patladı aslında. Sadece, çatısı başına yıkılanlar henüz biz değiliz.

Kurtuluş Savaşı’nda Seyit Ali’nin sırtına yüklediği top, umudun en son öleceğinin resmiydi. Modernitenin içinde umudu hapsederken, iyiliğin gücünü unuttuk bizler. Şimdi, onu hatırlamanın ve hatırlatmanın vaktidir belki de… Kötülüğü, yalnızca daha iyi olabileceğinin farkında olanlar yenebilir çünkü!
Çünkü, “Bir çiçeği öldürebilirsiniz ama baharı öldüremezsiniz.”
Uyan Türkiyem, 21. Yüzyıl modern savaşında ülkeni öldürmek yerine, içinde bahar çiçekleri açabileceğine inan ve öyle yaşa yeniden lütfen.

Çünkü her birimiz birer iyilik devrimcisi olabiliriz aslında… Yeter ki, insanlık aşkı, doğruluk ve adalet aşkı ruhumuzdan hiç eksilmesin ve her seçimimize yön versin bu hayatta. Çünkü, kader elimizde olmayabilir ama, kader ajanları biziz aslında!

4.854 kez okundu
Paylaş

İlginizi Çekebilir

  • Ben Daha Çince ÖğrenecektimBen Daha Çince Öğrenecektim “Ben daha Çince öğrenecektim,” diye düşündü yaşlı kadın, burnundaki kaymış gözlüğü iterek. Koltuğunda hafifçe doğruldu ve yanındaki sehpa üstüne duran kalın defteri eline aldı. Sayfaları […]
  • Yeni Yılın GizemiYeni Yılın Gizemi Yeni yıl heyecanı hepimizi sarıyor. Neden? Neden yeni yıl farklı bir heyecan? Çünkü yeni bir yıl zihinlerimizde yeni bir başlangıç, bu yıl yapamadıklarımız ve eksiklerimiz için yeni bir […]
  • Mantarlar ve Kuzuların KültürüMantarlar ve Kuzuların Kültürü Spor sonrası eve gelirken gözünün önünde lezzetli yemekler geziniyordu. O kadar acıkmıştı ki yemeğinin yapılmasını bile bekleyebilecek gibi değildi. Önce tüm malzemeleri mutfak […]
  • Mutluluk Nedir?Mutluluk Nedir? Çocukluğumda annemin bana ilk hediye ettiği kitaplardan biri Pollyanna’ydı. İlk anda neden o kitabı seçtiğini anlamamıştım elbette ama annemin gözlerindeki ışıktan ve okumam konusundaki […]

Sosyal Medyada Takip Edin

Üye Olun

Yazarlar

Kategoriler

Takvim

Ekim 2024
P S Ç P C C P
« Eyl    
 123456
78910111213
14151617181920
21222324252627
28293031  

Arşivler