felsefe taşı

Ruhun Hoş Misafiri

Ruhun Hoş Misafiri
Ocak 21
14:00 2016

Kutsal mekanlar, kutsiyeti oluşturmak için etrafı çevrilerek kutsal olmayan şeylerden her daim ayrılmıştır. Dünyanın farklı bölgelerinde, farklı kültür örneklerinde de göreceğimiz gibi kutsallar sosyal ortamlardan mümkün olduğunca ayrı tutulmuştur. İnsanüstü çabalarla inşa edilmiş tapınaklar, kutsalları soyutlama gereksiniminin en büyük örneğidir.

Aslına bakarsak, her müslümanın seccade sınırları bile kendi kutsalının sınırlarını çizmektedir. Bu sınırlara hıristiyanların günah çıkarma kabinleri de dahildir.Tüm bu izolasyonlar görünürde kişi ve Tanrı’nın bir arada bulunabilme koşulları için ideal olandır. Peki Dünya realitesinden kopmak ancak nesnel sınırlar yaratarak mı mümkündür? Kendine tekilden çoğula, korunaklı ibadet alanları, Allah evleri yaratmanın altında yatan neden Dünya bilinmezine duyulan güvensizlik olabilir mi?Yoksa bu durum yalnızca insanın ilk çağlardan itibaren Cennet’e duyduğu özlem midir? Ki bu büyük ihtimalle yaradılışa ve yaşama hakaret olurdu.

Daü’l İslam: Yani İslam evi adıyla İslam’ın ilk zamanlarında yapılan tüm oluşumlar sanılanın aksine tamamen nesnel değildi. Buradaki ev kavramıyla gönül evi, kişinin inancı ile doğru orantılı olarak kişiyle beraber taşınmaktaydı. Ancak dinlerin ayrımındaki keskin çizgiler, kutsal din kalelerini beraberinde getirdi. Bu büyük, hatta dev bir ikilemdi…

Dinsel jargonda ev; insan kalbi için en sık kullanılan mecazlardan birisidir. Bağdatlı sufi Hüseyin en-Nuri ve Mevlana bu mecazı sıkça kullanmıştır.
Buna mukabil mekanların genişletilmesi; dinlerin zaman içinde evrenselleşmesi ile mümkündür. Bu kadim bilgi; evren ve gönül ile bir bağlamda sonsuzluğa uzanır. İkisi de yaradılışa göre son derece güvenli ve sınırsızdır. İnançların maddesellikten sıyrılıp, ruhaniliğe geçişi yine doğa kanunlarına ve bilimselliğe güvenmekten geçer. Burada koşulsuzca anlaşılması gereken; Yaradan’ın bizlerden mekan sınırlamaları arzulamadığıdır.

Her zerreyi yarattığına güvendiğimiz bir varlık adına anakara’da kutsal kaleler yapmak… Peki bu güvensizlik niyeydi? Diğer yaradılanların şeytani oluşuna mı? Yaradılanların yaradılıştan şeytani olması mümkün müydü? Aynı yaratıcı tarafından, farklı coğrafyalarda yani farklı mekan sınırlarıyla Dünya’ya gelmiş oluşu onları şeytani mi yapardı? Cennet denilen maddesel bir mekan mıydı? Yoksa gönülden bir oluşum mu bilinmez. Ancak Yaradan’ın hiçbir durumda sınırlara ihtiyacı olmadığı yadsınamaz bir gerçek.

Bana sorarsanız… Ben de durum şu şekilde:
Evimdeyim… Temiz, rahat, konforlu ve huzurlu bir yer burası. Öyle bir yer ki; her bulunduğum madde ortamına taşıyabildiğim bir mabet adeta… Evimi temizledim. Ve içinde egosal hiçbir toz zerresi kalmadığında “dulcis hospis animae” yani ruhun hoş misafiri artık girip evime güvenle yerleşebilir. Zaman ve mekan mı?

Hayır! Ben sadece varlığa güveniyorum… Gönlümde sınır yok…

4.750 kez okundu
Paylaş

İlginizi Çekebilir

  • Evrensel ahlak var mıdır?Evrensel ahlak var mıdır? “Madde bağımlılığı ahlak bozukluğuna yol açar”. Tıbbi veya kriminal açıdan bakarsanız giriş cümlesi çok doğru, bilindik ve sıradan bir tespittir. Bunu; “Maddiyat bağımlılığı veya hırsı, […]
  • MağaraMağara Bu yazımda Volvox’tan insana kadar evrimi yazmak istiyordum ama bu dönemde dinlediğim bir konferans ve okuduğum bazı kitaplar sonrası o yazıdan önce mağaraya bir değinmek istedim. […]
  • Leon SiriusLeon Sirius Herkesin çocuğu özel ve güzel, ama Leon Sirius, Leonito’muz, gerçekten farklıydı. Efendiydi, saygılıydı, akıllıydı. Kocamandı, ama kimseyi rahatsız etmeyen, saygınlık yaratan bir öz […]
  • Küçük Çaplı AydınlanmaKüçük Çaplı Aydınlanma Bilmiyorum, belki de yaşlandıkça garip, garip adetler edinmemden olabilir, detaylara takılıyorum zaman, zaman. Bir seneden fazla zamandır iş nedeniyle Cezayir'de Relizan diye bir kentte […]

Sosyal Medyada Takip Edin

Üye Olun

Yazarlar

Kategoriler

Takvim

Ekim 2024
P S Ç P C C P
« Eyl    
 123456
78910111213
14151617181920
21222324252627
28293031  

Arşivler