felsefe taşı

Alışırsın!

Alışırsın!
Şubat 23
10:10 2022

“Herkes gibi davranan, kendisi gibi davranamayana zorunlu olarak kızar ” Andre Gide

Bu bir teselli sözü değildir. Bilinen en ağır tahriktir. Klişe söylemlerin başında gelir. Bir nevi hakaret olarak da sayılabilir. “Zamanla alışırsın.” söylemi omurgasız bir duruş ve lakayt bir yaşam felsefesi ile soslanarak pazarlanır. Bu hayatta ters giden, çarpık ne varsa bunlara itiraz edene, düşünene, sorgulayana, genel geçer sözde doğrulara karşı çıkana yönelik sıkça telaffuz edilir bu ikileme “Alışırsın, alışırsın.” Alışmayı, her konulduğu kabın şeklini almayı, her devrin adamı olmayı şiar edinmiş kitle için her şeye alışmak çok kolaydır. Yetkin insan alışmaz, alışırsıncı yapıyı da yanına yaklaştırmaz.

Yığının hayattaki temel düsturu gözleri kapatarak, hafif alaycı gülümseme eşliğinde, ağız göz oynak biçimde söylediği komik söylemdir: “Alışırsın… Alışırsın” “Sen kendini üzme, boş ver geç, dünyayı sen mi kurtaracaksın, takma bu kadar, uy düzene” şeklinde de açılımı olan iğrenç ikilemedir. İnsan gibi insan hiçbir şeye alışmaz. Bünyeye uyum sağlamayan genel geçer sözde doğrulara uyum sağlamaz. Kitlelerle birlikte onların popülist yolunda ilkesiz, prensipsiz yürümez.

“Alışmak kötü bir şey değildir her zaman, durum kötüyse kabullenmek iyidir.” tipi yaklaşım uyum sağlamak bahanesi ile konulduğu her kabın şeklini kolaylıkla alır. Alışırsıncı bir biat mekanizmasıdır. Her koşulda biat eder. Geri kalmış zihniyetteki toplumlarda sadece yaşa biat ve sonucu olarak yaşlıerkillik adlı bir zehir mevcuttur. Oysaki Peyami Safa’nın dediği gibi: “Zaman insanları değil, armutları olgunlaştırır ”

Alışan kitleler günü kurtardığını zannederler. “İyi geçen bir gün nasıl mutlu bir uyku getirirse, iyi geçen bir ömür de mutlu bir ölüm getirir ” der Leonardo da Vinci.“Aman toplumla kavgalı olma, aman güncel hayatta tepki verme, bak zararı sana başkasına değil, kafanı çevir”ci zihniyet her daim çevrede mevcuttur. Zira sayısal yığın alışır, hem de çok kolay alışır. Birey olmadığı için alışır ve herkesi de alıştırmak ister. Sürüsel davranış zihniyeti ezber yaşam stilinde bir mikrop gibi yayılır. Yaşam biçimini sadece kendi yaşamaz herkese de bulaşmak gibi bir huyu vardır. Gerçek insan yaşam boyu gerçek bir savaşçıdır. Ona gölgesi ile savaştığını söyleyip, kabullenmeyi önerenleri de yenerek satıh kazanır. Ona ters gelen bir şeye alışmaz, alıştırmaya kalkanları da çevresinde barındırmaz.

Alışmayı uyum sağlamak diye sunan şahsiyetler de mevcuttur. Tepkisizliği, yadırgamışlığı erdemmiş gibi satmak şark zihniyetinin bir ürünü olsa gerekir. “Alışmalısın zamanla alışırsın bak bana, ben nelere alıştım. Hazmı zordur ama zamanla alışırsın savaşma, kabullen. Zorla alıştırtırlar sonra.” söylemi de ruhunu satmaya ramak kalmışların mottosudur.

“Görmezden gel, geç gitsin” önerileri ile yaşayamaz gerçek insan. Asansör aşağıya giderken ters yöne binenlere de alışılmaz, market kasasında sıra beklerken ekspres kasa kuyruğuna girmeyip “bir parçam var ben önünüze geçebilir miyim” diyene de alışılmaz. Geri kalmışlığın egemen olduğu toplumlarda hakkını korumanın bir önemi yoktur. Hakkını, sırasını bir başkasının kurnazlığına teslim eden için hiçbir şeyin önemi yoktur. Büyük insan prensipli, disiplinli, ölçülü bir hayat yaşarken, ilkel insan değersiz, sıradan ve lakayt bir yaşam sürer. Washington Irving’in de dediği gibi: “Büyük insanların idealleri, sıradan insanlarınsa hevesleri vardır ”

“Cık Cık Cık” cı kınama meraklısı, ona buna burun kıvırıp durmaksızın insanlık, erdem pazarlayan ancak kendisi uygulamada hiçbirini yapmayarak bir çuval inciri berbat eden kitle neyin yanında ise onun karşısında olmak savaşçının düsturudur. Yığınsal davranış biçimi gösteren kitlelerin giderek arttığı ilkel toplumlar, tribünleri izleyip, ahlayıp vahlamayı çok sever. Umursamazlık, hissizleşmek, kanıksamışlık, duyarsızlık sonucu en büyük melanet alışmaktır. Yığın ile ilgili bir şeye alışan, her şeye alışabilir. Bu bir mihenk taşıdır. Artık mücadele etmekten vazgeçmiş, hayattan hiçbir şey istemeyen, beklenti duymayan, densizliklerinden rahatsızlık duymayı rafa kaldırmış insanın repliğidir: “Alışırsın, alışırsın daha yok mu dersin”

Yaşanılan çevre çirkinleştikçe, o çevrede büyüyen insanlar o çirkinliğe alışmış olarak büyürler. Teşriki mesaide bulunulan insan kalitesi düştükçe, bireyin kendisinin gelişimi de duraklar hatta geriye gider. Hiçbir şey katmayan kitle, her alanı kaplayınca gerçek insan, toplum içerisinde kurtarılmış vahalarda insan gibi insana rastlamak için arayışını sürdürür.

İnsan bir kere umursamaz olursa özgün yolunu kaybeder. Düştüğü çukurda başına gelebilecek en kötü şeyi yapar ve alışır. Alışmak sıradanlaşmaktır. Alışan sıradan olur. Birey yığıntıya alışmaz. Onunla değil, ona rağmen hareket eder. Alışmak, gerçek insanı boşluğa sürükler. Alışan insan bir daha asla kendi gibi olamayacaktır, o herkes gibi olmanın kolay, vasıfsız yolunun dayanılmaz çekiciliğine kapılmıştır. Basitliğin, kafa yormamanın, düşünmemenin, tepki vermemenin rahatlığı artık hücrelerine kadar işlemiştir. Hiç gerek yoktur artık gerginliğe, toplumla sözde barış onlar gibi olmak ile sağlanmıştır. Kendiliğinin, yaratıcılığının birey olmanın farklılığı ve farkındalığı bir daha uyanmamak üzere yerin dibine gömülmüştür.

Gerçek insana düşen, kendi gibi olmanın kıymetini bilerek hür yaşam yolunda yürüyebilmektir. Zor olanı, değişimi, gelişimi tekler yapacaktır. Kitleler birbirlerinin ayak izlerini takip edip kuşaklar boyu neyi niye yaptıklarını sorgulamadan, ezber yaşamlar geçirirken insan gibi insan güncelin dışına çıkıp yaratıcı olmak için çabalayacaktır. Alışırsıncı rakamsal çoğunluğun yolcuya sirayeti, onu kendi yolundan çıkaramayacağı gibi daha da kararlı ve hırslı biçimde kendi hedefine odaklandıracaktır. Fikri savaşçı için savaş yorucu değildir, kavgası, mücadelesi onun yaşam onurudur, o bu savaş ile yaşam amacını gerçekleştirir. Yolunda kendisi dâhil karşısına çıkacak herkesi de yenecek cesarettedir. Marc Victor Hansen’ın dediği gibi: “Sen neye hazırsan, o da senin için hazırdır.”

“Düşünce, sadece düşüneni değiştirir ” F David Peat

824 kez okundu
Paylaş

İlginizi Çekebilir

  • İhtiyarlara Yer Yok!İhtiyarlara Yer Yok! İnternetin yararlı olduğunu da unutmamalı. Ondan sadece eğlence amacıyla istifade edenler için zor olsa da. Doğrusu internetin yararlı bir araç olduğunun giderek unutulması düşündürücü. […]
  • 19 Mayıs19 Mayıs Bizim geçmişten beri hep duyduğumuz bir söylem vardır: Geleceğimiz gençlerimize emanet. Bizden önceki kuşak bunu söylerdi, şimdi de biz bunu söylemeye başladık. Herkesin umudu gençlerde de […]
  • Boru mu bu? Ya da Rene Magritte üzerinden ‘gerçeği’ aşmakBoru mu bu? Ya da Rene Magritte üzerinden ‘gerçeği’ aşmak Önce soralım, ressam Rene Magritte’i tanır mısın? Haydi o zaman, hızlı bir tanışma faslına girişelim. 1898 yılında Belçika’da doğmuş Rene. Baba terzi, anne kadın şapkaları […]
  • Fikir Sofralarının Felsefesi ve AtatürkFikir Sofralarının Felsefesi ve Atatürk “Şapka devrimi şekil için değil, düşünce ışığının kafalara girmesi için yapılmıştır.” Sofra kültürü, Atatürk’ün aydınlanma devrimleri ve felsefesinin ayrılmaz bir parçasıdır. […]

Sosyal Medyada Takip Edin

Üye Olun

Yazarlar

Kategoriler

Takvim

Nisan 2024
P S Ç P C C P
« Mar    
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930  

Arşivler