felsefe taşı

Ehvenişer televizyon olmuş..

Ehvenişer televizyon olmuş..
Eylül 10
09:56 2018

Toplum olarak televizyon izlemeyi seviyoruz. Hayatımızın bir parçası olarak günde ortalama 4 saate yakın televizyon izliyoruz. Kolay ulaşılabilir olması ve okuma yazma gerektirmemesi nedeniyle de toplum üzerinde de önemli bir etkileyici güçtür.Diziler, filmler, programlar ve olmazsa olmazı reklamlar. Bilgilenme, eğlenme, boş vakitleri doldurma gibi amaçlarda kullandığımız televizyonun bizim toplumumuzda yeri daha önemli bir noktada. Dizilerdeki karakterlerle kendimizi özdeşleştirip onların hikayelerinde bizden bir parça arıyoruz. Televizyon dünyasının ünlüleri bizler için kanaat önderleri oluyor, takip ediyor ve kendimize örnek alıyoruz.

Tüm bu dünyanın içinde aksiyon, komedi, dram, macera gibi türlerle farklı hikayeler ilgimizi çekiyor ve bir iki saatliğine kendi dünyamızdan uzaklaşıyoruz. Modern eğlence biçimi olan ve periyodik olarak yenilenen diziler her akşam bizi kendisine kilitliyor ve merakla ne olacağını bekliyoruz. Gündelik yaşamımızdaki stresten ve üzücü olaylardan kaçmanın bir yolu olarak görüyoruz, televizyonla aramızda bir bağ kuruyoruz.

Televizyon bir yansıma. Kendi toplum özelliklerimizi rahatlıkla izlediğimiz dizilerde görebiliriz. Hikayeler insandan, yaşanmışlıklardan, gelenek ve göreneklerden, sosyo-kültürel hayattan oluşturulmakta ve bir ayna görevi görmekte. Toplumun yaraları, mutlulukları, sorunları anlatılıyor ve çözüm arayışları içerisine giriliyor. Toplum olarak acının ve üzüntünün olduğu içerikleri tüketmeyi daha çok seviyoruz. Komedi, macera ya da aksiyon gibi türlerle karşılaştırıldığında dramların daha çok ön plana çıktığını görebiliyoruz. Aslında bu durum bizim genel halimizin bir yansıması ve kısır bir döngünün de başlangıç noktası. Televizyonda izlediğimiz içerikler günlük hayattaki olaylardan yola çıkılan ve hayal gücünün desteğiyle ortaya çıkan ürünler. Bu ürünlerin tüketicisi olan izleyicilerse bu dramları izleyerek tekrar üzülüyor ve tekrar kendine dert ediniyor. Karşılıklı bir etkilenmenin ardından içerik üretimi kısırlaşmaya başlıyor. Trajedinin içinden doğan mizah ise eksik kalan yanları doldurmak adına gülümsetmek amacıyla karşımıza çıkıyor.

Kendi yapımlarımıza bakacak olursak son 10 yılda Türk televizyon sektöründe önemli gelişmeler kaydedildi ve beyaz perde de başarılı işlere imza atmaya başladık. Yurt dışında yayını yapılan diziler birçok ülke insanın bizleri tanımasına fırsat veriyor ve ülkeyle ilgili merak uyandırıyor. Günümüzde dizi ihracat rakamları 350 milyon doların üzerine çıkarken 140 ülkede global izleyiciye ulaşıyor. Çin, Hollanda, Yunanistan, Latin Amerika, Romanya, Bulgaristan, Bosna-Hersek, Sırbistan, Makedonya, Ukrayna, Azerbaycan, Lübnan, Cezayir, Mısır, Irak, Kuveyt, Fas, Filistin, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Yemen, Afganistan ve Hindistan bunlardan bazıları. Bir araştırma sonucuna göre Dünya’da en çok izlenen Türk dizileri; Asi, Dila Hanım, Ezel, Aşk ve Ceza, Adını Feriha Koydum, Gümüş, Öyle Bir Geçer Zaman Ki, Sıla, Aşk-ı Memnu, Binbir Gece, Fatmagül’ün Suçu Ne?, Karagül, Kara Sevda ve Muhteşem Yüzyıl şeklinde.
Tabi ki reklamlar… Toplumu eğitmekte ve bilgilendirmektedir ve geçmişin izlerini taşımaktadır. Bugün kendi reklam geçmişimize baktığımızda ülkenin tarihsel sürecini de görebilmekteyiz. Dramın ve mizahın güçlü yönleri elbette ki reklamları da etkilemiştir. Reklam, bir şeyi geniş kitlelere tanıtmak, beğendirmek ve böylece tanıtılan ürün ya da hizmetin beğenilmesii, satın alınmasını sağlamak amacıyla oluşturulan, sözlü, görsel ve yazılı bir araçtır. Bu kapsamda televizyon hala en çok izlenen ve takip eidlen mecra olarak önemli bir yere sahiptir. Dijitalin büyümeye devam ettiği günümüzde televizyon ilk sıradaki yerini korumaktadır.

Ipsos kümülatif Ad*Watch verilerine göre en çok hatırlanan kampanyalar sırasıyla; Türk Hava Yolları’nın Hayalleriyle Büyüyen Tüm Çocuklara reklamı, Coca-Cola’nın Aç Bir Coca-Cola reklamı ve Türk Telekom’un Birleşme-Fiber Gücü reklamıdır. Bu reklamlara baktığımızda öğretici ve eğlendirici unsurların görebiliyoruz.

Türk Hava Yolları’nın reklamında hayallerini gerçekleştirebilmek için çeşitli fikirler üreterek kendi havalimanlarını oluşturuyorlar ve THY tarafından verilen “Türkiye’de uçmadığımız tek bir yer kalsa, dünyada en çok noktaya uçmuşuz ne fayda.” mesajıyla son buluyor. Coca-Cola’da eğlenceli müzikler ve dans görüntüleriyle markanın “Mutluluk” mottosu anlatılıyor.

Aynı araştırmada en çok beğenilen kampanyalar ise sırasıyla; Turkcell’in Duyanlara Duymayanlara reklamı, Filli Boya’nın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü reklamı, Halkbank’ın Anneler Günü çağrı merkezi reklamı. En beğenilenlerin özel gün reklamlarından oluştuğunu söylemek doğru bir kanı olacaktır. Duyanlara Duymayanlar’a reklamı ile 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı için mesaj verilmiştir ve kullanılan müzikteki söz dizilimine göre ülke ve vatan sevgisini anlatan görüntülere yer verilmiştir. Filli Boya’nın reklamı ile toplumda kadının yerine ve önemine dikkat çekilmiş insanımızın yöresel görüntülerine yer verilmiştir.

En çok konuşulan kampanyalar ise sırasıyla Allianz’ın Kalben-Haydi Söyle reklamı, Turkcell’in Engelsiz Yaşam reklamı, Hopi’nin İnerken 25 Paracık Getirdim reklamı olmuştur.

Reklamlarda aynı dizi ve filmler gibi bir hikaye anlatmaktadır. Bu nedenle toplumun bilinçlenmesinde önemli bir yere sahiptirler. Ucuz bilgi edinme aracı olarak da tanımlanabilmekte ve tüketiciye pazarda ne bulabileceğini, satın alma gücünü nasıl değerlendirebileceğini ve sunulan seçeneklerin kabulü veya red özgürlüğünü kullanmayı öğretmektedir.

Reklamın yapım aşaması sürecinde de öğrenme, bilgi paylaşma, yaratıcılık gibi süreçler bulunmaktadır. Bu süreçlerin nasıl oluştuğunu paylaşabilmek için“Reklamarkası” programı 8 yılda 360 canlı program ile sektörün nabzını tutmaya Bloomberght’ de devam ediyor.

Dizi, film, program veya reklam. Üretilecek şey ne olursa olsun bir fayda sağlaması gerektiği unutulmamalıdır. Geniş kitleler için bilgi kaynağı sayılabilecek içerikler oluşturulması ve toplumun uyutulmasına engel olunmalıdır. Bilgi toplumuna hizmet edilmeli, doğruyu anlatmaya odaklanılmalı, dürüstlükten vazgeçilmemelidir.

2.014 kez okundu
Paylaş

İlginizi Çekebilir

  • Belki de minnettar kalacağız?Belki de minnettar kalacağız? Doğmuşum bir nisan günü. Baharla başlayan, peki bu uzun bir yolculuğa hazır mıyım.? Bilmiyorum. Bu yolculuk zaman zaman iniş çıkışlı bazen çukur bazen engebelerle doluama hepsi hayatın […]
  • Olmak ya da…Olmak ya da… "Neden olmuyor?!?!?!" diye içinden sağlam bir çığlık attı. Oysa ki, kulakları dahil kimse işitmedi. İstekleri vardı. Ve istekleri 4 yaşında bir çocuk gibi istediği an olsun istiyordu. […]
  • Selefîyye ya da SelefîlikSelefîyye ya da Selefîlik Selefîyye ya da Selefîlik sözcükleri gündemimize girdi. Ne demek Selefilik? Hani, “Halef/Selef” sözcükleri var ya? Selef halefin tersidir ve tarihsel olarak “Önde olanlar” anlamına gelir. […]
  • Avcılık MeselesiAvcılık Meselesi Birkaç gündür avcılarla bir polemiğe girdim. Pek huyum değildir ama bu defa oldu işte, çünkü konu can alıcı. Avcıların temel savunu noktaları şunlar: 1. Biz doğaya saygılıyız, çünkü […]

Sosyal Medyada Takip Edin

Üye Olun

Yazarlar

Kategoriler

Takvim

Nisan 2024
P S Ç P C C P
« Mar    
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930  

Arşivler