MAĞARA

Hakikatin çok yakında olduğu bilinmez
Aklımızın zincirleri kapkaradır silinmez
Platon Sokrat’ın ağzından aktarır
Garip bir hikayedir pek bilinmez
Bilinmez bilinmez pek bilinmez
Garip bir hikayedir akıldan silinmez
Hikayede bir mağara vardır
Tavanı alçak alanı dardır.
Doğuştan zincirli mahkumlar duvara bakar,
Bilmezler dış dünyada hayat nasıl akar?
Bilmezler hakikat nasıl…
Doğuştan mahkum zavallılar.
Hakikat belledikleri duvardaki gölgelerdir
Dans edenler ateşin harından imgelerdir
Gerçek kabul edersen gördüklerini
Böylesi hakikat bila bedeldir.
Mağarada gerçek budur.
Gördüklerin kadarıyla yetin dur.
İçlerinden biri bir gün kopartır zincirleri
Kaçar gider mağaradan
Gözleri alışınca aydınlık güne
Mağaranın dışında anlar hakikati
Aklı diğerlerindedir
Mağaraya geri koşar, girer içeri..
Olanı biteni aktarır, gördüğü hakikati
Heyecanlanıp onlar da anlasınlar diye
Oysa dostları korkar ve inanmazlar bile.
Reddederler dışarıdaki hakikati
Düşünür hakikati yaşasa da
Zordur düşüncelerin zincirini kırmak
Anlasan da hakikati
Zordur onlara anlatmak.
Zordur hakikat (zordur)
Yıkar kumdan kaleleri
Yakar kağıttan hayalleri
Anlamak aydınlatır hür zihinleri.