Yedi, sekiz yıl önceydi, 70 kadar ağaç (dişbudak) fidanı diktik bahçeye. Baktım fidanların dibinde, topraktan minik minik, yeşil yapraklar çıkıyor. Anasının rahminden yavaş yavaş baş çıkartan bebek gibiydiler. Işıkla buluşunca, nasıl da sevinç ve coşkuya kavuşuyorlardı. “Maşallah” dedim, nazar değmesin. Çok sevdim kerataları, çok! Suladım, besledim ... Bildiğin gibi değil, evlat her [...]
Sunay Demircan
Monchi yere bağdaş kurmuş, avucunun içiyle önündeki kumları düzeltiyor. Eli, uyuyan bir bebeğin teninde gezinir gibi dolaşıyor kumlarda. Ağır, ağır… – Neden o kadar ağır ve hassassın? – Her bir kum tanesiyle tanışmak için. – Mümkün mü bu? (sıcak sıcak gülerek bakıyor yüzüme, bir taraftan da eli kumların üzerinde dolaşıyor, bu bakışı biliyorum artık; içinde büyük [...]
Herkesin bir kırılma noktası var. Uzaktan bakınca, sanki farklı farklı. Ama, aslında, hepsi aynı. Benim milletim, benim dinim, benim peygamberim, benim liderim, benim ideolojim, benim sevgilim, benim vatanım, benim keyfim, benim refahım, benim bedenim, benim çocuğum, benim mesleğim, benim şuyum, benim buyum... Bakmışsın arkadaş pamuk. Hürriyet aşkıyla yanma halinde. Seni senden iyi, senden derin dinliyor. Hoşgörünün [...]
Dışarıdan bakanlar için defineci hazine arar, para pul peşinde gibi görünür. Nitekim büyük bir bölümü böyledir de. Ama bir bölümü için amaç zengin olmak değildir. En azından benim için değil. [...]
Diyelim ki, kokoreççisin. Nasıl meslek? Şahane... Tüm gece, elinde satır, önünde bir kesme tahtası, o yoğun dumanın içinde, kokoreç kokuları üstüne sine sine .... taka taka taka ... kes Allah kes.... Sordum [...]
Serbest Dalış Ezoterik gelenekte balık ve balıkçılık önemli bir semboldür ve metafor olarak kendi içinde derinliği vardır. Hem de, ciddi bir derinlik bu. Ne de olsa söz konusu canlı varlık bir [...]
“Yüz gram pastırma kadar değerin var mı?”. Olmayabilir. İnan bana, olmayabilir. Ama, ola da bilir. Bu tamamen, seni yiyene verdiğin haz ile ilgilidir. Diyelim ki, sinirli bir şeysin. Dış arasına girdin, uğraş Allah uğraş, nafile. [...]
Güçlü oldukça “iyi”, güçsüzleştikçe “kötü”. İnsanın temel denklemi bu mudur? İnsan aklının kendini en çaresiz, en sefil ve en güçsüz bulduğu durum ölümdür. Ölüm karşısında akıl, binbir şabalaklık içinde perişandır. Çünkü, [...]
Bir arkadaşım var, Rasim. Heykeltıraş Rasim. Heykel yapar. Bir elinde çekiç, bir elinde taşçı kalemi, sabah akşam tak tuk taka taka tuk tuk tuk… Geçen gün yanındaydım, “bi dön bakim şöyle” dedi, beni bir [...]
Adamın biri, bizim köyün yolunda, elinde şemsiyesi, dört günlük sakalı, bembeyaz, gür ve dağınık saçlarıyla dikiliyordu. Durduk, bindi arka koltuğa. “Ben seni tanımadım” dedi. Dedim, “ben de seni tanımadım”. Ufuk çizgisine bakıp, sustuk bir süre. Şehire [...]