felsefe taşı

Son Okuduklarım – 19

Son Okuduklarım – 19
Aralık 30
09:55 2025

*HAKAN KAYNAR ” Ankara’nın Duygusal Tarihi ” ( 133 sayfa)*
Öncelikle bir Ankara’lı olarak kitabın ismini görünce çok farklı bir beklentiye sahip oldum. Siz de arka kapağı okumadan alırsanız sizi yanıltabilir.
İçinde Ankara geçen kitaplar, hikayeler, o kitapların ve hikayelerin içindeki karakterler ve tabii ki yerler var.
Yazar bu kitaplardan hikayelerden yorumlar,bilgiler,kendi yaptığı analizlerle bahsediyor.
Bir nevi Ankara kitapları kritiği gibi.
Böyle bakınca kitap güzel mi ? Evet güzel değişik bir çalışma olmuş.Sonuçta içinden Ankara geçen bir kitap daha raflarda.
Okumadığım bir kaç kitabı not aldım.
Ama bu roman mı ? deneme mi ? araştırma incelememi bilemedim…
Bazı yerlerinde de saptamalar var örneğin şöyle bir alıntı
Geçenlerde, Kazakistan’dan gelen mühendis arkadaşım, “Anladım” dedi, “ne dediğini” telefonda. Astana’yı Ankara’ya benzetmemden bahsediyordu. “Bence,” dedi, “şimdikiler Astana’yı örnek alıyor, şehirde her yer Çukurambar’a benziyor.” Çukurambar, Ankaralı muktedirlerin muteber semti. Türkiye’nin son on yılında olan bitenin bir özeti aslında. ODTÜ arazisine bitişik, şehrin bir zamanlar uzak semtlerinden Yüzüncü Yıl’la Çiğdem Mahallesi’ne yakın bir gecekondu mahallesiydi. Gecekondular yıkıldı. Yerlerine her biri on veya on beş katlı, büyük balkonlu, muhtemelen her biri yüz elli, iki yüz metrekarelik koca daireler barındıran apartmanlar yapıldı. Hepsi birbirine benziyor.
Thomas More, Ütopya’sında birbirine benzeyen şehirler hayal eder. Şehirler birbirine benzeyecek ki kimse diğerini merak etmeye-cek, gezmeye vakit harcamayacak, çalışacak. Ütopyalar da birbirine benzer.
*GABRİEL GARCİA MARQUEZ ” Şili’de Gizlice: Miguel Littin’in Serüveni ” ( 144 sayfa )*
Gerçek olaylardan esinlenen ve Marquez’in kalemi ile daha da güzelleşen okumanızı tavsiye edeceğim bir kitap.
Şili,liderler,halk,direniş kısacık kitapta çok şey anlatılıyor.
Kitabın yazılması ile ilgili G.G Marquez’in yazdıkları,
Şilili sinema yönetmeni Miguel Littín, 1985 yılı başlarında, kılık ve kimlik değiştirerek Şili’de altı hafta geçirdi; Littin’in adı, ülkeye dönmeleri kesinlikle yasaklanmış beş bin sürgünün adının bulunduğu listede yer alıyordu. Littin Şili’deyken, on iki yıldır askerî diktatörlükle yönetilen ülkesinin, içinde bulunduğu durumu ortaya koyan otuz bin metreyi aşkın film çekti. Şili’ye sahte bir pasaportla girmişti. Makyaj ustaları yüzünü değiştirmişlerdi, başarılı bir Uruguaylı işadamı gibi giyinmişti, öyle de konuşuyordu. Yeraltı direniş örgütlerinin koruması altındaki Littín, ülkeyi baştan başa dolaştı, bu arada Avrupa’dan gelen üç film ekibini (bunlar Şili’ye çeşitli filmler çekmek üzere yasal yoldan girmişlerdi), ayrıca Şilili genç direnişçilerden oluşan altı değişik film ekibini de yönetti. Bu ekipler Başkan Pinochet’nin özel çalışma odasında bile çekim yaptılar. Bu çalışmaların sonunda, televizyon için dört saatlik bir film ve şu sıralarda dünya sinemalarında gösterime girmek üzere olan iki saatlik bir sinema filmi ortaya çıktı.
1986 yılı başlarında, Madrid’de, Miguel Littin bana neler yaptığını ve bunları nasıl yaptığını anlattığında, çektiği filmin gerisinde bir başka film daha olduğunu, ama bu filmin büyük olasılıkla asla çekilmeyeceğini fark ettim. Böylece Littin bir hafta sürecek yorucu bir sorgulamaya katlanmayı kabul etti. Onunla yaptığım ve teypte tam on sekiz saat tutan röportaj, o insanın serüveninin tamamını, bütün mesleksel ve siyasal yönleriyle birlikte içermektedir; ben bu röportajı kısaltıp on bölüme indirdim.
Kitaptan alıntılar,
– Ülke içinde yaptığımız uzun yolculuklar boyunca Allende’nin kendinden iz bırakmadığı bir tek yer bile çıkmadı karşımıza. Elini sıktığı, çocuğuna vaftiz babalığı ettiği ya da kendi bahçesindeki bir bitkinin yapraklarından hazırladığı özel çayla geçmek bilmeyen öksürüğünü iyileştirdiği biri mutlaka bulunuyordu, ya da iş bulduğu ya da satrançta yendiği biri. Onun elinin değmiş olduğu her şey kutsal bir emanet gibi saklanıyordu. Hiç ummadığımız bir anda yanındakilerden daha sağlam kalmış bir sandalye gösteriliyordu bize ve, “Bir zamanlar bu sandalyede oturmuştu,” deniyordu.
– Şili’nin büyük kentlerinde birer uçsuz bucaksız yoksulluk dolambacı olan poblaciones, bir anlamda kurtarılmış bölgelerdir, tıpkı Arap kentlerindeki kasbah’lar gibi; burada oturanlar, o çöküntünün içinde kendilerine bir kültür yaratmışlardır. Bu mahallelere ne polis girmeyi göze alır, ne de ordu; bu arı kovanlarında bir fili bile iz bırakmadan yok edebilir insanlar. Bu yoksul mahalleler hükümetin her zaman başını ağrıtmıştır.
*ORUÇ ARUOBA ” Uzak ” ( 137 sayfa )*
Eğer daha önce herhangi bir kitabını okuduysanız karlınıza neler çıkacağını bilirsiniz. Sarsıcı cümleler, hiç aklınıza gelmeyen bağlantılar, şiir tadında felsefe ya da felsefe tadında şiir.
Bu kitapta iki bölüm var
Tavşan besleyene kılavuz
Özlem çelene kılavuz.
Kısaca bir bölüm tavşan besleyene kılavuz ama öyle şeyler yazmış ki tavlandan bize felsefe …
Diğer bölümde çok güzel.
Kitaptan alıntılar,
– Kişinin yaşamı, uzaklıklar ile yakınlıklar arasında yürür: kişi, ne yaparsa yapsın, hep, ya, birşeylere -birilerine-yaklaşıyor, ya da birşeylerden -birilerinden- uzaklaşı-yordur – hiçbirzaman, biryerde -birileri ile birlikte-, duruyor değil: hep yürüyor…
Bu bilinç, zor. Canlı tutması, zor: nelerden -kimlerden-uzaklaştığını uzaklaşmakta olduğunu düşününce, ki-şi, neleri -ne çok kişiyi- yitirdiğini anlar gittikçe, daha fazla… Ama, o, şimdi uzaklaşmakta olduklarına bir-zamanlar ne denli yakın olduğunu düşününce de, neleri -ne çok kişiyi- kazandığını anlar.
Garip bir dengedir bu: Yaşadığı yakınlıklar ve uzaklıklar -yakınlaşmalar, uzaklaşmalar, kişinin yaşamında karşı karşıya gelerek, hem bir yoğun çelişmeler yumağı, hem de bir uzun uyumlar dizisi oluşturur:-
– İki duygu : biri geçmişe yönelik; öbürü geleceğe – biri ötekiyle ilgili; öbürü kendinle;
biri birşeyin daha hiç olmamış olduğuyla – öbürü artık hiç olmayacağıyla;
biri geriye yürüyen; öbürü ileri
iki duygu: ne yapmalı bunlarla?…
Aralarındaki bağlantıyı nasıl kurmalı –
şimdi; şimdide?…
– Özlem, sana, yalmzlığının değerini de öğretir, yakıcılığını da…
Okumak sağlıklıdır

9 kez okundu
Paylaş

İlginizi Çekebilir

  • “Yan Bakma”“Yan Bakma” Haberi duydunuz mu? Dün Ankara Sincan'da bir düğünde çıkan çatışmada damat, havaya sıkılan tabanca mermisinin tavandan sekerek göğsüne isabet etmesi sonucu hayatını […]
  • Anneme… Saygıyla…Anneme… Saygıyla… Annem 77'yi dün bitirdi, bu akşam kutladık. Çok tipik bir kova burcu, idealist, özgürlükçü, bıraksanız sürekli seyahat edecek. Migrosu ve sanal marketi bakkal gibi kullanması tamam da, […]
  • 19 Mayıs19 Mayıs Her yıl 19 Mayıs tarihinde kutladığımız ve adına “Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” dediğimiz Bayramımız kutlu olsun! Biz, Anadolu Türkleri için büyük bir gün.! NEDEN? O […]
  • Sağlıklı Beyin Varlıklı BeyindirSağlıklı Beyin Varlıklı Beyindir Son kitabım “Seksever” i Maya Angelou’ nun “Yaratıcılığı tüketemezsiniz. Kullandıkça çoğalır. Ne yazık ki, çoğu zaman beslenecek yerde boğazlanır. Oysa yeni düşünme, algılama ve sorgulama […]

Sosyal Medyada Takip Edin

Üye Olun

Yazarlar

Kategoriler

Takvim

Aralık 2025
P S Ç P C C P
« Eki    
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
293031  

Arşivler