felsefe taşı

Farkındalığımın Farkındayım!

Farkındalığımın Farkındayım!
Eylül 10
15:23 2015

Bir furyadır aldı başını gidiyor. Geçmiş zamandan bu yana var olan, bilinçli olma ya da olmama hali, son zamanlarımızın moda “spiritüel farkındalık”ritüeline dönüşmüş ve gün geçtikçe bir moda ikonu halinde hızla yayılıyor. Adeta insanlığın hücrelerine son hızla hücum ediyor.

Sahi, anneannelerimiz-dedelerimiz hiç mi farkında değildi bu spiritüellik meselesinin, öyle körü körüne, sorgulamadan, düşünmeden, merak etmeden yaşayıp gidiyorlar mıydı sizce?

Şahsen ben, pek çoğumuzun masallarla, mucize hikâyeleri dinleyerek, birilerinin nasıl ve ne kadar inandığıyla, aklını-mantığını ve duygularını ölçüp biçerek nasıl kararlar verdiğini öyküleştiren hikâyelerle büyümüş çok insan tanıyorum.

Oysa şimdi, bunun adına küçük ve afili bir etiket kondurduk, spiritüel farkındalık diyerek her şeyi pazarladığımız gibi bunu da süsleyip püsleyip, daha renkli, daha ilgi çekici, daha fazla merak uyandırıcı bir şekilde paketleyip satışa sunduk. Alıcısı ise gün geçtikçe artmakta, çünkü maazallah, ya biz kendimizin farkında değilsek? Eyvah eyvah, çağ dışı kaldık!

Bu konuda yapılan çalışmaların, ya da bu çalışmaları yapan insanların değersiz ya da anlamsız bir işle uğraştıklarını söylemek istemiyorum. Aksine, bence çok değerli bir iş yapıyorlar. Günümüzde, politik sistem, medya, basın, pazarlama gibi araçlar ve kavramlarla neredeyse robotlaştırılmış prototip insanı, biraz olsun uyandırmaya, ayağa kaldırmaya çalışarak bence çok ama çok önemli bir iş yapıyor bu insanlar. Ellerine, emeklerine, yüreklerine, ruhlarına sağlık…

Çünkü bugün pek çok insan, paranın hegemonyasında duygularını kaybetmiş olarak veya kaybetmek üzere nefes alıyor. Çünkü duygu, bugünün pazarında alıcı bulamıyor. Çünkü duygu, bugün bir ekmeği, bir kolayı, bir eşyayı, bir arabayı, hatta ve hatta başka bir yaşamı “satın alamıyor”. Paranın hüküm sürdürüldüğü “hisseler harikası kumpanyası”na hoş geldiniz!

Peki, kaç kişi bu hisseler harikası kumpanyasında hala nefes alabiliyor? Farkındalığının farkında olanlar.
Peki, kim bunlar? Ya da bu ne demek?

“Gerçek soru, ölümden sonra yaşamın var olup olmadığı değil. Gerçek soru, ölümden önce senin hayatta olup olmadığındır” der Osho.

İşte farkındalığının farkında olanlar, bu gerçek soruya, cesurca cevap vermeye karar verebilenler aslında. Her insanın biricik ve tek ve bir bütünün ayrılmaz bir parçası olduğunu bilebilenlerdir.

Kaderi özgür iradeden ayırmadan, yeri geldiğinde en zor koşullarda kendi seçimlerini yapabilme, yeri geldiğinde ise sorgulamadan teslim olabilme cesareti gösterebilenlerdir.

Hayattaki açlığın, savaşların ve var olan tüm eşitsizliklerin nedeninin yalnızca inandıkları Tanrı değil, insanoğlunun ta kendisi olduğunun ayrımına varabilen ve yarattığı dünyanın sorumluluğunu taşıyabilen ve o sorunların çözümünün bir parçası olmayı tercih edebilen insanlardır.

Mutsuzluk için onlarca sebep varken, mutlu olmak için kendini eğitebilen ve kalbinin sesini onlarca çıkarın üzerine koyabilen insandır. Çünkü ancak böyle insanlar olduğu sürece, karnı aç bir çocuk, vicdan sahibi bir insan tarafından bir gün daha doyurulur. Ancak böyle insanlar olduğu sürece, ağır yaralı bir asker, ancak karnını doyurabilecek bir maaş alabilen bir hemşire tarafından tedavi edilir.
Çünkü ancak böyle insanlar, daha fazla paradan önce daha fazla sevgiyi ve dostluğu tercih ederler ve yükselmeyi değerlerini feda ederek kazanılan bir güç ve makam aracı olarak değil, ihtiyacı olanlara daha çok yardım edebilmek için bir patika olarak görebilirler…

Âşık olduğunuzda, bedeninizin ötesinde bir yer acıyorsa, bu ruhunuzun var olduğunun ve acısını parayla dindiremediğinizin en güzel kanıtıdır. Bir çocuk ağladığında, ya da yaşlı bir dede güldüğünde, parayla ölçemediğiniz bir his kaplıyorsa içinizi, bu, hala yaşıyor olduğunuzun en güzel kanıtıdır.

Farkında olmak, cesur olmaktır. Onlarca kez düşsen de, ayağa kalkmak için hala iki ayağa sahip olduğun için şükredebilmektir. Ve verebilecek paran olduğu için de… Elin ayağın tutuyorsa, para kazanabileceğini bilmek ve etrafı suçlamadan önce, yardım isteyebilmektir… Ya da verecek hiç paran olmasa da, karşıdan karşıya geçen bir yaşlıya yardım edebilmek veya en azından başkalarını yargılamamaktır.

Yapabileceğinin en iyisini yapmak ve hala vaktin varken, en önemli şeyin, kendine yaptığın yolculuk olduğunu hatırlamandır. Başkasından değil, kendinden daha ne kadar fazla olabileceğini keşfetme yolculuğundur. Hatalarınla ve daha iyi olabilecek yönlerinle bütünleşme, inançla irade arasındaki ince çizgide önce dengede kalmayı, sonra adım atmayı, sonra yürümeyi öğrenmektir.
Sevmektir farkındalık, seni sevmeyenleri bile… Çünkü ayna, insana kendini gösteren bir şeydir. Tıpkı insan gibi… Karşındaki her insanda bir parçan olduğunu fark edebilmektir…

Önce kendinle, sonra insanlıkla bir bütün olabilmektir farkındalık…
Hayattaki mucizevî olayların, imkânsız gibi görünüp gerçekleşebilenlerin, rüyaların, düşünce gücünün ve mantığın, paranın ve kendi kalbinin farkında olduğunun ve tüm bunların arasında önce kendi ruhunu, sonra da insanlığın ruhunu iyileştirebilecek potansiyele sahip olduğunu anlayabilmektir. Çünkü iyilik ve kötülük, iç içedir. Ve kötülüğü, yalnızca daha iyi olabileceğinin farkında olanlar yenebilirler!

Işığın kalbinizden eksik olmadığı tecrübeleriniz olmasıdileğiyle… Kalbinizle bağlantıyı kesmediğiniz her gün, farkındalığınızın farkındasınız demektir…
Dili dini, rengi, inancı ne olursa olsun, yerküre üzerinde nefes alan tüm insanların aynı ışığın parçaları olduğunu daha çok fark edeceğimiz günler dileğiyle…

6.921 kez okundu
Paylaş

İlginizi Çekebilir

  • Mona Lisa’nın Teğellenmiş HikayeleriMona Lisa’nın Teğellenmiş Hikayeleri Bütün gün bir vitrinin içinde, el el üstünde, yüzünde yarım bir gülümseme ile tek başına oturmak hiç de kolay değil. Her akşam Oyuncak Müzesi kapandıktan sonra bir oh çekiyor, ayağa kalkıp […]
  • HİÇHİÇ Ben bir hiçim. Hiçlikten doğdum, hiçliğimi anlamak için yaşıyorum ve hiçlikte son bulacağım. Hiçlik nedir? Yokluk, yoksunluk, hiçbir şeyin olmaması. Varlığın yokluğun her şeyin var […]
  • Tarih…Tarih… Yeni işim nedeniyle bir süredir ziyaretler yaptığım İstanbul'da bazı görüşmelerim İstiklal caddesi ve yakın çevresinde oldu. İnanılmaz apartmanların önünden geçtim, 100-150 yıllık […]
  • Google’ın Reklam İzletme YöntemleriGoogle’ın Reklam İzletme Yöntemleri Televizyonda reklam izlemeyi çok özel durumlar yoksa hiç sevmem. Televizyonda izlediğim her ne ise araya reklam girdiğinde ya hemen kanal değiştiririm ya da başka bir işle ilgilenirim. […]

Sosyal Medyada Takip Edin

Üye Olun

Yazarlar

Kategoriler

Takvim

Ekim 2024
P S Ç P C C P
« Eyl    
 123456
78910111213
14151617181920
21222324252627
28293031  

Arşivler