felsefe taşı

Bebeklerden Öğrenmek

Bebeklerden Öğrenmek
Ocak 04
23:24 2016

Dünyaya geldiğimiz an hiçbir önyargı veya tecrübe ile gelmeyiz. Bomboş bir hard disk takılmış bilgisayar gibidir durumumuz. Her şeyi öğrenme sürecimiz, doğum anımızdan sonra başlar ki her türlü bilgiyi ve anıyı “hatırlayacak ve depolayacak sistem” de henüz çalışmaya başlamıştır.

Hangi ülkeden, hangi dinden, hangi renkten veya cinsiyetten olmasına bakılmaksızın gördüğünüz ve göreceğiniz tüm bebekler bir “pozitif enerji” yığını olarak gelirler dünyaya ve bu enerji ile de kendilerini bizlere kaynaştırırlar…

Sokakta veya bir yakınınızın, ilk defa gördüğünüz bebeğine dikkat ederseniz sürekli güldüğünü, gülümsediğini, size güzel enerjiler gönderdiğini gözlemlersiniz. Belki sizin için “onu” tanımak önemlidir ancak onun için “sizi” tanıması önemli değildir 🙂

Aile ortamında başlıyor aslında her şey; konuşmayı, sosyal kuralları, yaşayış biçimimizi, konuşmamızı, yürümemizi hatta bizi biz yapacak karakterimizi ailelerimizden informal olarak alıyoruz. Aile ortamı tam anlamıyla bir koruyucu ve kollayıcı ortam yaratıyor bizlere.

Günler ve yıllar geçtikçe de kendimizi hareketlerimizle, karakterimizle kabul ettiriyoruz ailemize ve çevremize.

Ve sonra yavaş yavaş dış dünya ile iletişime geçmeye başlıyoruz. Mahalle arkadaşlarımız oluyor, okul arkadaşlarımız oluyor ve bir ayağımız evin dışında oluyor.

Tam olarak ne zaman bilmiyorum ancak aile içindeki korunaktan çıkıp ev dışı ile iletişime geçip oradaki dünyada kandırıldığımızda, hayal kırıklıkları ve üzüntüler ile eve dönüp iyi niyetimizin zarar gördüğü noktalarda kabuklar, maskeler ediniyoruz.

Özellikle de yaz günlerinin güneşli ve enerji dolu sabahlarında bir sürü kişinin işlerine gitmeden spor yapmalarına şahit oluyorum. Bazı anneler de kendileri ile birlikte bebeklerini de arabalarına koyarak sahile getiriyorlar. Tabii ki arada sıkıntısı olup bunu annesine anlatmak için hoş sesler çıkartmayan, hatta arada sahili inleten minik devler yok değil. Ancak hangi bebeğe yaklaşırsanız sizi kendine çeken gülücüğü ile yüzündeki güneş parlaklığını görebiliyorsunuz.

Yolda; kendini kapatıp, en sert ve ulaşılmaz maskesini takıp yürüyen birine bir şey sormaya çalışın… Size o kadar kötü bakacaktır ki soracağınız soru veya söyleyeceğiniz o kişinin iyiliği için (mesela çantası açık veya ayakkabı bağı çözülmüş) bile olsa söylemeye çalıştığınıza pişman olmak ile olmamak arasında gidip gelirsiniz.

Peki, büyücükçe neyi veya neleri kazanıyor, neyi veya neleri kaybediyoruz? Bunu düşünüyorum bir süredir. Kendimce cevaplarım da var tabii ki. Ancak düşündükçe kazanımlar ve kaybedilenler listesine yeni veri girişleri oluyor.

Yaşamımızın çok kısa bir dönemindeki pozitifizmimizi, enerjimizi yaşamımızın ileriki zamanlarında da koruyabilsek keşke… Belki yaşamımızın bugününde yaşadığımız sorunları da sadece o pozitif moda olduğumuz için bertaraf edebilmek mümkün olmaz mıydı acaba?

4.323 kez okundu
Paylaş

İlginizi Çekebilir

  • Kimliğinizi Görebilir miyim, Lütfen?Kimliğinizi Görebilir miyim, Lütfen? Ben Adana’da doğdum. Eski Adliye binasının önündeki şimdi restore edilip, Kültür Müdürlüğü yapılan binada. Hem de binanın tam içinde, ikinci katında doğdum, annem öyle tercih etmiş. […]
  • Dünya Emekçi Kadınlar GünüDünya Emekçi Kadınlar Günü Bugün aslında Dünya Emekçi Kadınlar günü, ve kutlu olsun. Ama dışarıda, ya da evinde üretime katılma faaliyetinde olsun ya da olmasın, bütün kadınlar emekçi, bu yüzden bugün aslında bütün […]
  • ArmutArmut Peyami Safa’nın çok sevdiğim bir sözü vardır. Şöyle der Safa: "Yaşlanarak değil yaşayarak tecrübe kazanılır, zaman insanları değil armutları olgunlaştırır." Doğruluğunu defalarca […]
  • Kan BağıKan Bağı Genetik bağlar bağlayıcı değil, aileye, ya da sülaleye bağımlılık hiç değil. Sadece, ebeveynler çocuklarından ölene dek sorumlu, bunun dışında bir kural yok. Çocuklar ise ebeveynlerden […]

Sosyal Medyada Takip Edin

Üye Olun

Yazarlar

Kategoriler

Takvim

Ekim 2024
P S Ç P C C P
« Eyl    
 123456
78910111213
14151617181920
21222324252627
28293031  

Arşivler