felsefe taşı

Post-Vicdan (Ötesi)

Post-Vicdan (Ötesi)
Eylül 25
12:16 2018

Modernizm bireye verdiği sözleri tutmadı. Onun dünkü problemlerini çözdü ancak başına çok daha büyük problemler açtı!

Türkiye belli ki pek çok ülke gibi post-truth (gerçek-ötesi, doğru-ötesi) dünyayı çok sevdi. Nesnel gerçekler giderek pek az insanı ilgilendiriyor. Daha ziyade maruz kalınan olay, haber ya da konu “bana hangi açıdan nasıl fayda sağlar” bakış açısından değerlendiriliyor. Sanki dünyada kendisinden başka kimse kalmamış. Sanki yanıbaşındakinin çekeceği sıkıntı dönüp dolaşıp ona da ayak bağı olmayacak. Dünya bunu öğretiyor, insan da bunu öğreniyor!

İşin ilginci açılmakta olan uçurumu kapatmak için bilgi sahibi, idrak sahibi bireylerin kendilerini sorumlu hissetmemeleri; bilmeyene bilmediğini öğretmek yerine onu kıyasıya eleştirmeleri. Bir tür rövanş alma gibi. Madem sen atıp tutuyorsun, tökezlediğinde ben de bunu afişe ederim! Uçurum derinleşiyor.

Bireyin giderek insanlığını unutarak gerçeğin, doğrunun ötesinde kendisini suyun üstünde tutacak şeylere sarılması belki de umutsuzluktan, gelecek kaygısından kaynaklanıyor. Modernizm bireye verdiği sözleri tutmadı. Dünün problemlerini çözdü (artık ortalama insan ömrü uzadı, kimse açlıktan ölmüyor, büyük dünya savaşları çıkmıyor, basit hastalıklar salgın halinde binleri öldürmüyor vb) ancak o sorunları ortadan kaldıran çözümler çok daha büyük problemleri de beraberinde getirdi (obezite, global ısınma, asimetrik savaşlar, tek bir tuşa basarak milyonların imha edilme olasılığı, sanayileşmiş sağlık sistemi vb).

Konu üstünde gündelik değerlendirme yapan milyonlar için bu sorunu çözmenin yolu doğal olarak onu aşmak değil; eski bildik yapılara dönmek. Dünyada muhafazakarlaşma o nedenle yükseliyor. Babadan kalma geleneksel modeller o nedenle nostaljik öge olmanın ötesinde cazibesini artırıyor. Sanki o devirlerde insanlar çok mutluydu!

Aya ne yazık ki dört şerit yol yapamazsak bunun sorumlusu bu olguyu ortaya atanlar değil, bu vizyoner projeyi hayata geçiremeyen mühendisler olacak. Eskiden de öyle değil miydi? Ya gemileri karadan yürütürsün ya da kelleni alırım. Doğrudur, zor oyunu bozar ve hayatta kalma refleksiyle insan köşeye sıkıştığında olağanüstü şeyler başarır. Model ister kapitalizm olsun ister başka bir şey bireyden hep aynı imkansız şeyleri istiyor. Ne yazık ki en iyi olasılıkla başarılı olduğunda ise bireye düşen pay çok az.

İnsanlar artık daha yavaş, daha sakin, daha basit bir hayat yaşamak istiyor. Az ile yetinebileceği konusunda net bir görüşü var ama medya onun bu vizyonu köreltiyor; onu bir tüketim canavarı haline getiriyor. Geleceğini ipotek ederek borçla yaşayan milyonlarca insanın uyuşturucu bağımlılarından bir farkı yok. Bundan ne kadar kurtulmak isteseler de yapamıyorlar. Ülkenin en ünlü seslerinden duydukları tek tuşla bayram kredisi alma reklamının tuzağına kolayca düşebiliyorlar örneğin. Oysa aynı tuzağa geçen beş sene içinde her bayramda, yılbaşında vb düşmüşlerdi; daha o borçlar bitmedi!

Ülkemiz halihazırda seçim dönemine işte böyle bir gerçek-ötesi, doğru-ötesi ruh halinde giriyor. Kitap okuduğu için halktan biri olmamakla suçlananlar, kendi yazdığı kitabı reddedenler, parayı nasıl harcayacağını anlatamadığı için projesi olmamakla suçlananlar. Vicdanın en kritik şey olduğunu savunanlara sormalı; bu gerçek ötesi insanların vicdanı mı yok; yoksa sesini susturmaya yetecek bir güç olduğu sürece vicdan ne kadar muteber?

2.107 kez okundu
Paylaş

İlginizi Çekebilir

  • Özgür Robot, Köle İnsan!Özgür Robot, Köle İnsan! İnsanlar sanıyor ki robotlar insanın özgürlüğünü elinden alacak. 21. Yüzyılda insan ne kadar özgür ki onu kaybetsin? Yeni derdimiz robotlar! Sanki insalarla ilgili sorunlar çözülmüş […]
  • Biraz Diğerkam OlabilmekBiraz Diğerkam Olabilmek Düşman kardeşler kıvamına gelmiş iki cephenin bakış açıları arasındaki fark aslında o kadar az ki; bir harf olmadı bir kelime kadar! Şu deyimleri hepimiz biliriz : “Güzele bakmak […]
  • Uzaklaşıyorlar…Uzaklaşıyorlar… Tuhaf bir ukalalık var özellikle genç nüfusta... O eski ağırlık, alttan alma, kibarlık, nezaket hak getire... Özür dilemek filan... O ne ya? Eve dönüyorum. 20/30 metre var. Hava […]
  • Aldım, verdim, ben seni yendim…Aldım, verdim, ben seni yendim… Aldım, verdim, ben seni yendim... Çocukluk anılarımızdan kalan bu tekerlemeyi hatırlar mısınız? ''Sarı kızın saçlarını yolmaya geldim'' şeklinde devam edermiş, sonradan öğrendim. Bu […]

Sosyal Medyada Takip Edin

Üye Olun

Yazarlar

Kategoriler

Takvim

Kasım 2024
P S Ç P C C P
« Eyl    
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930  

Arşivler