felsefe taşı

Nöroiktisat

Nöroiktisat
Temmuz 07
15:46 2014

Yirminci asırdaki önemli bilimsel gelişmelerden bir tanesi, matematiksel yöntemlerin sosyal bilimlerde gittikçe artan bir ağırlıkla kullanılmasıdır. On dokuzuncu asırda, karar alma yetisine sahip iktisadi birimlerin modellenmesiyle başlayan bu süreç, Oyunlar Kuramı’nın yirminci asırdaki gelişmesiyle bütüncül bir bakış açısı yaratmıştır. Günümüzde, İktisat’tan Psikoloji’ye, Siyaset Bilimi’nden Sosyolojiye, hattâ Hukuk’a uzanan geniş bir yelpazeyi, disiplinlerüstü matematiksel modelleme yöntemleriyle ele alan bir matematiksel sosyal bilim kavramından bahsetmek mümkündür.

Tanımını nasıl yapacak olursak olalım, “sosyal bilim” olma iddiasındaki her bilgi alanının ortak özelliği, insanların kararları sonucunda ortaya çıkan sonuçların incelenmesidir. Dolayısıyla gerçek bir sosyal bilimden bahsetmek, insanları içeren sistemlere dair ampirik olarak sınanabilir bilgiyi, analitik olarak elde edecek yöntemlerin mevcudiyetine bağlıdır. Sosyal bilimlerin matematikselleşmesine büyük katkı yapmış olan eserlerden bir tanesi olan Oyunlar Kuramı ve İktisadi Davranış adlı kitabı 1944 yılında yayınlayan John von Neumann ve Oscar Morgenstern, bu eserin önsözünde geçerliliğini halâ koruyan bir bakış açısı sunarlar:

“İktisat’ta matematik kullanılmasına mani herhangi bir temel sebep mevcut değildir. İnsan unsuru, psikolojik etkenler ya da önemli unsurların ölçümüdeki – guya- imkânsızlık yüzünden matematiğin uygulama alanı bulamayacağına dair iddialar tamamen yanlıştır. Bütün bu iddialar, asırlar önce, bugün matematiğin temel tahlil avadanlığı olduğu sahalar için de yapılmıştı ya da yapılabilirdi. “Yapılabilirdi” demekten şunu kastediyoruz: Fiziğin matematikselleşmesinden yani 16. asırdan, ya da kimya ve biyolojinin matematikselleşmesinden, yani 18. asırdan önceki dönemde olduğunuz varsayalım. Bugün İktisat’ta matematiğin kullanımından şüphe duyanların bakış açısından, o günkü fizik, kimya ve biyolojinin hali, bugünkü İktisat’ın halinden iyi sayılmazdı.

… Böyle bir paralelliğin kurulmasına ve İktisat’ta Fizik benzeri bir modellemeye gidilmesine, insan unsurdan yola çıkarak itiraz eden birçok sosyal bilimci vardır. Bu cins önermeler en azından hamdırlar. Başka bilimlerde ilerlemeye yol açan ilkelerin İktisat’ta da başarılı sonuçlara yol açabileceklerini düşünmek şüphesiz mantıklıdır. Başka birtakım ilkelere ihtiyaç duyulduğu ancak İktisat Kuramı’nın ilerlemesiyle anlaşılabilir ki bu da başlı başına bir büyük devrim olur.”

Bugün, böyle bir devrimin arefesinde bulunuyor olmamız mümkündür. İktisat Kuramı, 20. asırda kaydettiği büyük ilerlemelere rağmen, bilhassa ampirik sınanabilirlik açısından –belki istisnai birkaç sahası haricinde- büyük başarılar kaydetmemiştir. Bu durumdan matematiğin kullanımını mesul gören sağlıksız görüşler bir yana, daha iyi ve verimli bir matematik kullanımının yönemlerini araştırmak da şüphesiz açık bir soru olarak karşımızdadır.

Bu yönde, sosyal bilimlerin nörolojiden gitgide artan yararlanma çabalarını görüyoruz. İktisat Kuramı, bugünkü haliyle, basitleştirilmiş bir beyin modeli üzerinde yükselmektedir. Bu modelde beyin,davranışlarda belirli tutarlılık şartlarını sağlayan bir kara kutudur. Beyin görüntüleme tekniklerindeki gelişmeler, iktisadi davranışları, bu kara kutunun içine bakarak anlamaya çalışmanın yolunu açmıştır. Bugün dünyada birçok bilimsel merkezde, nörologlarla sosyal bilimciler, bireysel davranışlara dair İktisat Kuramı’nın temel aksiyomları ile beyinin fiziki işleyişi arasındaki ilişkileri kurmaya çalışmaktadırlar. Şu anda, bireylerin risk almaya karşı tavırlarından, gelecekteki kazançların algılanmasına kadar uzanan bir davranışsal yelpaze, beyin görüntüleme yöntemleri ve genetiğin yardımıyla anlaşılmaya çalışılmaktadır.

Nörolojinin İktisat Kuramı’na katkısına bir örnek de Sosyal Seçme Kuramı’ndan verilebilir. Bireysel tercihlerin toplumsal kararlara dönüştürülmesi sorunsalı, iki farklı ve birbiriyle çelişen aksiyom altında ele alınabilir. Bu aksiyomatik ayrım, bireylerin ulaşılan sonuçlardan duydukları hazzın ya da rahatsızlığın kişilerarası karşılaştırmasının mümkün olup olmadığına dairdir. Sosyal Seçme Kuramı çerçevesinde elde edilen sonuçlar, benimsenen aksiyoma göre ciddi farklılıklar göstermektedir. Her ne kadar bir aksiyomun “doğruluğu” ya da “yanlışlığı”ndan söz etmek anlamlı değilse de, Sosyal Seçme Kuramı’nın bu iki farklı aksiyomunun nörolojideki bulgularla tutarlılıklarından bahsetmek mümkündür. Ng (1992) bu konuyu, Gazzaniga (1970) tarafında yapılan deneylerin penceresinden değerlendirmektedir.

Nöroloji ve sosyal bilimler ilişkisinin sosyal bilimlerden nörolojiye uzanan cephesinde ise, Oyunlar Kuramı’ndan yararlanmaya çalışan nörologları görüyoruz. Mesela Glimcher (2002), nörolojinin beyin-zihin-davranış ilişkisine getirdiği düalist yaklaşımın eleştiriyor. Buna göre, temelinde Sherrington (1906) tarafından geliştirilen refleks kuramı yatan bir nöroloji paradigmasının beynin işleyişini çözümleyebilmesi mümkün değildir ve nörolojinin matematiksel zenginliğe sahip bir kognitif kurama ihtiyacı vardır. Bu da, Marr (1982) tarafından geliştirilen, beyni modüler ve evrimsel hedeflerle tanımlayan bakış açısının Oyun Kuramsal kavramlarla desteklenmesiyle mümkün olabilir.

Bugün sosyal bilimler ve nöroloji arasında iki yönlü bir ilişki vardır. Bir taraftan, nörolojideki gelişmeler matematiksel sosyal bilimlerin insan davranışına dair aksiyomlarının beynin daha iyi anlaşılması suretiyle sınanmasına/anlaşılmasına katkıda bulunurken, diğer yandan Oyunlar Kuramı’nın geliştirdiği bireysel davranışlara dair matematiksel modeller kognitif nörolojiye yeni bakış açıları getirmektedir.Yeni doğmakta olan bu ilişki kısa zamanda akim kalabileceği gibi, insanlığın en büyük bilimsel devrimlerinden bir tanesini gerçekleştirip, Nöroloji ve Oyun Kuramı’ndan ibaret bütünleştirilmiş bir sosyal bilim kavramına da yol açabilir. Bunlardan hangisinin gerçekleşeceğini öngörmek, bu sahada yapılacak araştırmalarla olacaktır. Netice olarak, nöroloji ile sosyal bilimler arasındaki yakınlaşmanın, önümüzdeki asrın bilim gündeminin ön sıralarında olacağını düşünüyorum.

ATIFLAR

Gazzaniga, M. (1970), The Bisected Brain, Appleton-Century-Crofts, New York

Glimcher, P. W. (2002), Decisions, Uncertainty and the Brain, MIT Press, Cambridge, MA.

Marr, D. (1982), Vision, V. H. Freeman, San Fransisco

Ng, Y.K. (1992), Utilitarianism and interpersonal comparison – some implications of a materialist solution to the world knot, Social Choice and Welfare, 9: 1-15

Sherrington, C. S. (1906), The Integrative Action of the Nervous System, Charles Scribner’s Sons, New York.

Von Neumann J. ve O. Morgenstern (1944), Theory of Games and Economic Behavior, Princeton University Press, Princeton, NJ.

7.691 kez okundu
Paylaş

İlginizi Çekebilir

  • İhtiyarlara Yer Yok!İhtiyarlara Yer Yok! İnternetin yararlı olduğunu da unutmamalı. Ondan sadece eğlence amacıyla istifade edenler için zor olsa da. Doğrusu internetin yararlı bir araç olduğunun giderek unutulması düşündürücü. […]
  • Dijital ÇelişkiDijital Çelişki Türk toplumu liderlerine baskı yapacak güçte değil mi? Yoksa baskı yaptığı konular zamanın ruhuyla mı çelişiyor? Eğer doğal afet iktidar partisinin yönetimindeki bir belediyenin […]
  • Kuantum ÜstünlüğüKuantum Üstünlüğü Google’ın üç dakika 20 saniyede gerçekleştirdiği işlem “Kuantum Üstünlüğü” anlamına gelir mi? Kuantum Bilişim kavramı uzun zamandır gündemde. Kuantum fizikçilerinin ötesinde bilişim […]
  • BilgiBilgi Bu yazımda kısaca bilgiden söz etmek istiyorum. Temelde bilgi taşımaktan. Sadece düşünme ve düşündüklerini ifade edebilme ve yazarak ya da kaydederek diğerlerine aktarma yetisine sahip […]

Sosyal Medyada Takip Edin

Üye Olun

Yazarlar

Kategoriler

Takvim

Ekim 2024
P S Ç P C C P
« Eyl    
 123456
78910111213
14151617181920
21222324252627
28293031  

Arşivler