felsefe taşı

Elmas mı Bu?

Elmas mı Bu?
Ocak 08
14:06 2014

kimilerinin yara izleri yüzündedir
bir kahramanlık taşır orada öylece…

kimilerinin dizlerinde vardır yaranın izi…
yüksek bir yerden düşmüş olabilir belki…

kimilerinin yara izleri çocukluktan kalma…
Unutulmuştur orada…

kimilerinin yara izleri çocukluktan değildir… büyümeye koşarken olmuş olabilir..

kimilerinin yara izleri kalbindedir… bir aşktan hatıra…

kimileri yara izini tutarak yazar,
ya ondan aldığı güç ile yazmakta…
ya da kelimeler ile pansuman yapmakta oraya…
bazen de elin hemen altında saklanmaya çalışılmakta,
YARA aslında hala için için kanıyor da olsa…

Ders bitmişti. Öğrencilerle ayaküstü sohbete başlamıştık. İçlerinden biri benimle konuşurken hep gözlerini kaçırıyordu. Gözü gözüme değdiği anda, gözlerini çevirip düşüncelerini savuruyordu aklından… “Bu gözünün üstündeki iz ne güzelmiş” demiş oldum aniden… Yüzünde bir soru işareti belirdi,” Gerçekten mi?” dedi şaşkınlıkla gülümsedi. “Öyle” dedim. “Boncuk gözlerine, kalbinden yansıyan duru güzelliğine hoş bir nişan gibi…” Rahatladı bir anda…”Sana ait, senin o ve sende güzelliğe bürünmüş çok güzel bir iz” Öyleydi gerçekten… Bütünün içinde, bir anlamdı ona anlam katan, simetride farklılaştıran… Ben bunu dediğimde daha da rahatladı, eli gitti gözünün üstüne, üzerine sürdüğü koyu farı silindi, farkına bile varmadı o an.
.
İzler vardır, çirkindir, çirkin diye bilip, onu öyle taşıyana…
İzler vardır, taşıyanın kabulüyle güzelleşir, parçası olur onun, bütünleşir.
Ben çok severim izleri… ve o izleri takip etmeyi…

.
Bal rengiydi gözleri, kızıl kahveydi saçları… Teni bembeyazdı. Ben ona incir suratderdim. Öyle güzeldi ki, incir gibi “ye beni” derdi adeta… Yüzünün sol tarafında, köpeğinin bıraktığı ince bir iz taşırdı kaşının ortasından yanağına kadar inen… Ona baktığımda, yüzünde o yaraya rağmen köpeğine duyduğu sevgiyi görürdüm. Küçüktü, kendinden 3 kat büyük köpeğine sarılırken olmuştu yara. Yüzü kanlar içinde, oynamaya devam ettiğini anlatırdı her defasında… Köpeği öldü, o hep o izi taşımaya devam edecekti kendi yüzünde, köpeğini hatırlayarak sevgiyle…
.
Benimde bacağımda bir izim var böyle… 18 yaşımda, yazlık evimizin olduğu yerde, motosiklet kiralanıyordu. Rüzgarı seviyordum o zamanlarda da… Bir de çok aşıktım birine, daha hızlı gitmek istiyordum olduğu yere… Motosikleti akşam saati dükkana teslim ederken, bacağımı egzost borusuna yapıştırdım. Çok acı çektim, 2 hafta denize giremedim. Geçti acısı bir süre sonra, ama izi kaldı o zamandan hatıra… O yara benimle beraber büyüdü. Bileğimde olan yara şimdi dizimin yakınlarında… Her gördüğümde, o deli hallerimi hatırlarım. Yine olsa, aşk için yine yaralanırım. Çocukken duvara çizerek boy ölçülür ya, ben o yaranın dizime gelişiyle üzerimde çizdim büyümemin çizgilerini adeta…
.
Görünen yaralar vardır böyle… Bir iz taşır, hikayesi vardır. Ne güzelmiş dedirtir hep bana…
.
Bir de başka izler vardır, insanlar yüreğinde taşır. Görünürler bazen, bazen de saklanırlar yolunup durdukları kabuklarının altında… Ben o izleri de severim. Beyazlamaya başlayan saçlar gibi, yaşama dair anılardır onlar, varlığı sevilerek taşınabilir.
.
Kimi saklamayı seçer, fondötenle örter yaralarının üstünü…
Yokmuş, hiç olmamış gibi…
Oysa yürek fondöten tutmaz, yara ister istemez gösterir köşeden kendini…
.
Bazımız yaralı bereli sanar onunla kendini…
Bazımız taşır üstünde onu, sadece ona ait olan değerli bir mücevher gibi…
.
Bugün bir arkadaşım oldu benim. Kendisi tam 6 yaşında… Parmağımdaki Lapis taşlı yüzüğüme baktı, sonra da cebinden bir taş çıkarttı heyecanla… Taşı gösterip, bundan yüzük yapmak istediğini söyledi. ” Ama bu sıradan bir taş” dedim görgüsüzce. ”Başka yüzükler alayım ben sana, mesela uğur böcekli, Barbie bebekli ?”. Hayır dedi ısrarla“Bunu istiyorum. Bunu takacağım ben…” Gülümsedim içimden… İpe bağladık taşı, altından ataçla yüzük yaptım parmağına, bir de sağlam olsun diye yapıştırıcı sürdük taşın altına. Tüm gün eli havada dolaştı leydi havasında… Herkese gösterdi yüzüğünü… Onu öyle görenlerden biri sordu…”Ne güzel bir yüzük bu, taşı nedir, değerli mi”, “Evet” dedi ama anımsayamadı bir anda… Koşarak yanıma geldi. Kulağıma fısıldadı.” Hani bir taş vardı ya..hımm… Elmas !Elmas !” dedi ve hızlıca gitti soruyu soranın yanına… Adamın pantolonunu çekiştirip, ”Elmas bu, baakk” dedi yüzüğünü uzattı tüm ihtişamıyla, üzerine de hikayeler uydurdu sonra.

Gülümsedim.
.
Kimine göre, cebinde bir elmas yok yüzük yapılabilecek…
Kimine göre, yüzüğümüz yok, üzerinde böcek yada bir barbie bebek..
Kimine göre, ipten ve ataçtan yüzük mü olur?
Kimine göre yerdeki taş, bildiğin çakıl taşı işte…
Ayrıca elmas yüzüğü olsa ne yapacak ki?
Kimisi senin yüzüğünü çöp der, güzelmiş derken yüzüne…
.
Kimisi cebindeki taşları hala saklamakta en kuytu köşede, kendisi bile görmez o dipte…
.
O Elmas yüzüğünü taşırken etrafta,
Saklamamasını diledim eğer birgün hepimiz gibi
olur da yara alırsa…
.
İçimden “umarım böyle taşırsın” dedim
Elmas bir yüzüğü taşıyan leydi havasında…
.
Kim değer biçebilir ki,
sen onu elmas bildikten sonra…

4.203 kez okundu
Paylaş

İlginizi Çekebilir

  • Göz RaporuGöz Raporu İlkokula yaklaşmış olmanın verdiği heyecanı ile dolu olduğum zamanlar... 2-3 yaşlarındaki Tuba ile gündüzleri Anneannemde kalıyoruz. Sabah erkenden annem veya babam bizi anneanneme […]
  • Güle Güle…Güle Güle… Başını omzuna yasladı Elini eline aldı Saçının yumuşaklığı, Teninin kokusu Tüm benliğini sardı. Biraz öylece durdu Kafasını omzundan kaldırdı, Ama elini bırakmadı Gözleri […]
  • Monchi ile SohbetlerMonchi ile Sohbetler Monchi yere bağdaş kurmuş, avucunun içiyle önündeki kumları düzeltiyor. Eli, uyuyan bir bebeğin teninde gezinir gibi dolaşıyor kumlarda. Ağır, ağır… – Neden o kadar ağır ve […]
  • Sufle MühendisliğiSufle Mühendisliği Yapay zekayla ilişkiyi güçlendirmenin yolu daha çok veriden geçiyor! Yaratıcılığı ileri teknoloji ile buluşturan yeni bir beceri ufukta göründü: Sufle Mühendisliği (“prompt […]

Sosyal Medyada Takip Edin

Üye Olun

Yazarlar

Kategoriler

Takvim

Ekim 2024
P S Ç P C C P
« Eyl    
 123456
78910111213
14151617181920
21222324252627
28293031  

Arşivler