Bir dönemin en çok okunan romancısı Kerime Nadir 1917 İstanbul doğumludur. Çocukluğunun kışlarını Bebek, yazlarını Çamlıca ve Beylerbeyi’ndeki köşklerde geçiren yazar, belki o yıllarda etrafında gözlemlediği aşkların da tesiriyle, ileride yazacağı romanlarını aşk üzerine kurgulamıştır. Saınt Joseph sörler okulunu bitirdikten sonra ilk şiirleri ve öyküleri Serveti Fünun, Uyanış, Yarımay gibi dergilerde [...]
Kafanın içi bayram hazırlığındaki Kapalı Çarşı gibiydi. Yaptığı toplantıların notları, geçmiş projelerin kontrol listeleri, apartmandaki komşuları ile konuştukları, çocukların ödevleri ve öğretmenleri ile toplantı hazırlıkları, ailesi ile ilgili yapılacak vs... Her sabah uyandığında kafasındaki bu çıfıt çarşısının kargaşasının gece boyunca bir dakika bile dinlenmemiş olması, ne kadar uyumuş ve dinlenmiş [...]
“Çok net yasaların boyunduruğu altında serseri mayın gibi rastgele oraya buraya fırlatılmış küçücük parçacıklarız biz.” Paralel evrenler... Seçimler... Gerçekler ve ilüzyonlar... Kader ve özgür irade... Sahi… Kaç yaşam şansımız varşu koskocaman dünyada? Kaç aşk? Kaç kimlik? Kaç seçim? Kaç “parça”yız bu “bütün” dünyada? Hangi paralel evrenin seçiminde “gerçek” oluyor kimliklerimiz? İşte [...]
Mizah konusuna biraz daha farklı açılardan devam etmek istiyorum. Ama bu sefer yurttan değil, dünyadan haberlerle! Kültürümüzde “yabancı>yerli” olsa da, nedense dünya olaylarıyla pek ilgili değilizdir. Yurtdışında yaşadığım zamanlarda beni [...]
Başını kuma gömüp yaklaşan fırtınayı görmezden gelerek yok olmak ya da ayağa kalkıp gerçeğin peşinde ilerleyerek var olmak arasında seçim yapacak olan sensin. Bugünün dünyasında, yaşadıklarının gölgesinde nereye gidiyorsun? İnsanı, dünyayı [...]
“Yüz gram pastırma kadar değerin var mı?”. Olmayabilir. İnan bana, olmayabilir. Ama, ola da bilir. Bu tamamen, seni yiyene verdiğin haz ile ilgilidir. Diyelim ki, sinirli bir şeysin. Dış arasına girdin, uğraş Allah uğraş, nafile. [...]
Kapak fotoğrafımdan hareketle filanca anaokulunda okuduğum keşfedilince, "o anaokulunda yaşanmış, hatırladıkça utanmazca güldüğüm çok sabıkam var." demiştim. Toplumun baskıları bizi boğmadan önce çok eğlenceliyiz aslında, çok neşeliyiz. Büyümek dediğimiz şey, utancı, utandırılmanın [...]
17 Mart 1940; “Köy Enstitülerinin Kurulduğu tarih”. Zaman, zaman kendi mi sorguluyorum!..Konuşmada benden daha iyi Atatürkçü yoktur. Hepimiz ateşimizi konuşarak söndürüyoruz. Taksimden İstiklal Caddesine doğru yürürken sol köşedeki Garanti [...]
“Vikingleri Viking yapan büyük kuzey rüzgârıdır.” Eski Norveç Deyişi “Vikingler veya Norslar İskandinavyalı korsan ve tüccar kavimdir. Yılın büyük kısmını denizlerde geçirmiş olan savaşçı bir halktır. 8-11. yüzyıllar arasında kuzeybatı Avrupa'da [...]
Şöyle bir geriye bakınca görüyorum ki bugüne kadar yaptığım ettiğim her ne varsa aslında hepsi sevilmek, kabul edilmek, takdir görmek böylece de kendimi var edebilmek üzerineydi. Kafası kopuk tavuklar gibi [...]

