felsefe taşı

Erkek, bilinçdışında bütünleyici öge olarak yer alan dişi imgesi:
“ANİMA”‘nın GELİŞİM AŞAMALARI.
Jung, insanın psikolojik gelişimi sürecinde
Anima’nın Gelişimini dört ana aşamaya ayırdı. Bunları da
HAVVA, HELEN, MERYEM ve SOPHİA olarak nitelendirdi.

İlk etapta HAVVA, erkeğin anısı anneyle tamamen bağlıdır-mutlaka kişisel annesi olmayabilir aynı zamanda erkeğin beslenme, güvenlik sağlayıcısı ve sevgi imgesi olan kadındır.
Jung’a göre;
“Anima, bilinçdışı olduğu sürece daima yansıtılır,
çünkü bilinçdışı olan her şey yansıtılır.
Ruh imgesinin ilk taşıyıcısı daima annedir:
Sonrasında ise
ister olumlu ister olumsuz anlamda olsun
bir erkeğin duygularını canlandıran kadınlar taşıyıcı olur”
Bu tip bir anima’lı adam,
bir kadına hayati bir bağ olmadan var olamaz
ve onun tarafından kontrol edilmesi kolay bir avdır.
Bu tip anima varlığının ortaya çıktığı diğer durumlar,
kaza ya da hastalık korkusu olabilir.
Yunan Sirenler ya da Alman Lorelei,
bir erkeğin ölümüne bile yol açabilecek bu animanın tehlikeli yönünü anlatır.
Hayatın ilk yarısındaki psikolojik önceliği,
bir erkeğin
annenin anima hayranlığından kurtulmasıdır.
Jung’un ifadesi ile;
“Anne, ruh imgesinin ilk taşıyıcısı olduğundan
anneden ayrılma hassastır
ve en fazla eğitsel önem barındıran konudur”

İkinci aşamada,
Helenof Troy’un (Troyalı Helen) tarihsel tasvirinde
yer alan animadır
ve Havva dan farklı olarak
HELEN,
romantik , estetik
cinsel bir imgedir.
O Marilyn Monroe, Madonna veya Angelina Jolie’dir.
Etkisi altında olan adam da bir Don Juan’dır.
Bunlar iki nedenden ötürü daima kısa ömürlüdür:
(1) kararsız bir kalbe sahiptir ve
(2) bu bilinçsiz, ideal imajla gelen beklentilere ayak uydurabilecek gerçek bir kadın yoktur.
Sonuç,
anne-imgesi biçimindeki animanın
eşe/ partnere transfer olmasıdır
ve erkek evlenmesiyle beraber
çocuksu, duygusal, bağımlı, itaatkar ya da insafsız, gaddar, aşırı duyarlı olur ve sürekli üstün eril itibarım düşünür. Hiç şüphesiz sonuç,
sadece başlangıcın tersidir.

Anima’nın üçüncü aşaması,
manevi bağımsızlığa boyun eğen MERYEM dir.
Dini duygular içinde
ve kadınlarla gerçek arkadaşlığa sahip olma tezahür eder.
Bu türden bir animası olan adam
bir kadını olduğu gibi görebilir.
Cinsiyeti hayatına entegre edilmiştir,
ve onu yönlendiren özerk bir işlev değildir.
Sevgi ve şehvet arasında ayrım yapabilir.
Arzusu ile kadının iç imajı arasındaki farkı söyleyebildiği için
kalıcı ilişkiler içindedir.
Bu, yalnızca biyolojik, duygusal, entelektüel ve sosyal sürücülerin ötesine geçebilen bir sevgiyi tasvir eder.
Kendini derin ifade etme imkânını
ve bilinçdışı, sezgisel içgörünün doğuşu ile
bilinç içine dökülen deneyimin keşfini gösterir.

Dördüncü aşamada,
SOPHİA (İncil’de Bilgelik denir) olarak,
bir insanın animası,
bilinçliliğine aracılık ederek
iç yaşam için bir rehber görevi görür.
Sophia, büyük felsefi konularla uğraşmanın,
anlam arayışının arkasında yatar.
Erkek ruhunda arketipik bilge yaşlı adamın
doğal bir arkadaşıdır.
Jung,
“modern insanın psişik gelişiminde
bu aşamaya nadiren ulaşıldı”
yorumunu yapmıştır.
Teorik olarak,
bir insanın anima gelişim süreci ilerledikçe bu aşamalardan geçer.
Birinin ardından, zihin
bir sonraki aşamaya geçişi teşvik eder.
Bu hareket
nadiren,
anima gelişiminde bir insanı ilerletmeye yardımcı olan
bir mücadele
ya da bir çeşit kriz olmaksızın gerçekleşir;
Dördüncü aşama, bireyde yeni bir bilgeliğe yol açar.
Birey, kişiliklerinin hazır sınırlarını aşar
ve onları şekillendiren güçler – kalıplar ve deneyimler – keşfeder.
Bu ,kendi hayatına ve insanlığın kolektif hayatına
kişisel bakış açısına yol açar.
Hayatını yönlendiren
kolektif güçler, fikirler, dinamikler hakkında fikir sahibi olur.
Bu manevi bir içgörü kolay bir süreç değildir
sonuçta yeni bir insan türü çıkıyor
Süreç tuzaklarla doludur….
Herhangi bir psikolojik içerikte olduğu gibi,
anima ilişkileri de tuzaklara sahiptir.
Anneye bağlı bir anima olan adam
ona bakmak isteyen bir kadın seçecektir.
Göz ardı edilen ya da bastırılmış anima’nın negatif belirtileri
bir erkeğin kabadayı ve zehirli sözlerinde görülebilir
ve öyle yalancı bir entelektüel olabilir ki,
yaşamdaki tüm sevinçleri ve kendiliğindenliklerini kaybedebilir.
Ya da
Anima,
bilinçaltına rehberlik yaparak
sadece hizmet edebilir.
Bir adam
yine Jung’un ifadesi ile;
kendi anima-yansıtmasıyla
kendine
bir femme inspiratrice [ilham verici kadın]
yaratabilir.