felsefe taşı

İnkar edensin!

İnkar edensin!
Mayıs 10
09:11 2018

“Size apaçık deliller verdik, halen inkar edenlerden misiniz?”

Dilin sevgi şakıyor, ama kalbin kin, nefret ve fesatlık doluysa; şüphesiz sen bir inkar edensin!

Sözlerinden özgürlük eksik olmuyor, ama alttan alta herkesi kendine köle edinmeye çalışıyorsan; şüphesiz sen bir inkar edensin!

Bilgiyi biliyor, ama onu kalbinde aşkla eritip hal haline dönüştüremiyorsan ve bir de üstüne o bilgiyi nefsin için kullanıp insanları manipule ediyorsan; şüphesiz sen inkar edensin!

Allah Allah deyip de, sadece Allah aşığıymış rolü yapıyorsan; şüphesiz sen inkar edensin!

Kulluktan söz edip, “cool” takılıyorsan ve esasında damarlarında buz gibi donmuş lanetlerle dolaşıyor ve onları halen çözemiyorsan; şüphesiz sen inkar edensin!

Varlığın içinde yokluk çekiyorsan ve üstüne bir de aralıksız şikayet ediyorsan; şüphesiz sen inkar edensin!

Sorumlusunuz diyerek her yeri suçlarken, kendin hiçbir sorumluluk almaktan kaçıyorsan ve bu korkaklığını gizlemek adına türlü oyunlara başvuruyorsan; şüphesiz sen inkar edensin!

Mucizelere şahit olup olup hayranlık duymak yerine, “inanılmaz” yaftasıyla başını sürekli başka yöne çeviriyorsan; şüphesiz sen inkar edensin!

Varlığın bile mucizeyken ve her yerde bu mucizeye dair nice bilgi her yerdeyken, halen göklerden mucize bekliyorsan; şüphesiz sen inkar edensin!

Daha nice inkarını yazabilirim ki okyanusları doldurur!

Her yer delillerle doluyken inkar edensin sen ey Dost!

Sadece kendini değil, hepimiz! Ben’i, Sen’i, Biz’i, O’nu inkar edensin!

İnkarınla acılara daha da gömülen ve inkar çukurundan çıkabilmek adına kar peşinde koşan bir körsün de sen!

Körsün çünkü her yer O’nunla doluyken göremiyorsun her anda…

Reddediyorsun sana sunulanları ve harcıyorsun elini geçeni hunharca…

Körlüğün de tam da senin çilendi aslında…

*****

Çünkü sana çile çektiren bir dış kuvvet, bir ilahi güç yok! Olmadı da…

O, sana çile çektirmez. Sen, O’nun nurunu hak etmediğine inanıp sokarsın kendini, kendi yarattığın çilehaneye…

Kendini cezalandırırsın, kendine acı çektirirsin, O’ndan mahrum bırakırsın ki yeniden o nuru hak edebilesin. Bir kefaretti bu senin için…

Bunu bilinçli olarak yaparsan, saflaştırabilirsin yeniden yolda bozulmuş niyetini. Dengeleyebilirsin, şakulü kaymış benliğini. Yeniden bağlanabilirsin bir süreliğine olsa da koptuğun O’nunla… Dış dünyadan soyutlarsın kendini bir süreliğine ve tamamen kendi rızan ile, sonra da çalışırsın kendini anda güncellemek üzere…

Ama gel gör ki bir de bilinçsizce kendini çilehaneye kapatmak var. Orası artık bir saflaşma evi değil, bir hapishaneye, hatta işkencehaneye dönüşüyor bu şekilde. İçeride meydan dayağı atıyorsun kendine, hatta değme işkencelerden geçiriyorsun benliğini, O’na ulaşmak, O’nunla yeniden bağlanmak adına.
Fakat içten içe suçluyorsun da O’nu… Niye bu kadar canımı yakıyorsun benim diyerek… Kendine sigara basıyorsun da sonra O’na kızıyorsun bir yandan. Sana kurban olurum diyerek, kendini cidden kurban rolüne sokup bir de boynunu büküyorsun, “böyle buyurmuş” diyerek, faili O belleyerek…

İşte körlük burada… Senden böyle eziyet çekmeni talep eden yok! “Cezalısın! Gir şimdi içeriye ve döv kendini, ancak o zaman seni yeniden kabul edebilirim, belki…” diyen de yok! Hayatında birileri davrandı sana belki böyle, ama onlar da kendilerine işkence eden kardeşlerindi sadece. Bildikleri yol buydu ve seni de buna yönlendirdiler haliyle…

Hatta bu daracık odayı o kadar benimsedin ki oradan çıkmamak için direnmeye bile başladın içeride canına okusan bile. Bir yandan da seni koruyan bir rahim olmuştu bu öylece…

Diyeceksin sen nereden biliyorsun burayı bu kadar net! Ben de kendimi bildim bileli dövüyorum kendimi içeride. Bilinçsizce ettim kendime işkence… Çile çekip saflaşayım, çil çil çileklerim olsun derken, acıların en fenalarını yaşattım kendime.

Ve artık bu süre doldu!

Çıktım oradan 17 Nisan 2018, 16:23 itibariyle…

Çilem sona erdi!

Sen de yapabilirsin bunu arzu ediyorsan.

Bilinçsizce yarattığın çilehanenden çıkabilirsin şimdi, hissettiğin kurban halinden de, körlüğünden de…

Çünkü O’nun nuru, sevgisi ve şefkati her an, her yerde…

Kendimizi O’ndan mahrum eden de biziz sadece…

Çilem sona erdi!

Hissediyorsan bunu sen de, hemen al kağıdı kalemi eline ve yaz çıkış tarihini!

Bu aynı zamanda hem kendinle, hem O’nunla yeniden kavuşmanın vakti…

2.441 kez okundu
Paylaş

İlginizi Çekebilir

  • Ruhsal Yol ve İllüzyonlarRuhsal Yol ve İllüzyonlar Ruhsal yol illüzyonlarla doludur. Zihnin “normal” olmayan deneyimlere duyduğu açlık, insanlara hep tuzaklar kurar. Aura görmek, astral seyahat, ateşte yürümek, mentalistlerin oyunları, […]
  • Hey sen, sana güveniyorum!Hey sen, sana güveniyorum! Hey sen, sana güveniyorum Evet yanlış duymadın, sana güveniyorum... Burada olmandan, bana yaklaşmandan, bana olan duygu ve hislerinden yana sana güveniyorum. Biliyorum benim için ne […]
  • Kader mi? İlahi takdir mi? Yoksa…Kader mi? İlahi takdir mi? Yoksa… Kader üzerine çok tartışılan bir konu malum. Hele ki bugün Soma faciasının yıldönümü nedeniyle yapılmış bir konuşmayı okudum da bu satırları yazasım geldi, kısaca "Her şey Cenab-ı Hakkın […]
  • Küçük balkonlara dekorasyon önerileriKüçük balkonlara dekorasyon önerileri Kentsel dönüşümle birlikte balkonlar da kayboluyor. Küçük bile olsa, balkonunuz varsa şanslı sayılırsınız. Ben hala, ailemden kalan dairede oturuyorum. Binamız henüz yenilenmedi ve […]

Sosyal Medyada Takip Edin

Üye Olun

Yazarlar

Kategoriler

Takvim

Ekim 2024
P S Ç P C C P
« Eyl    
 123456
78910111213
14151617181920
21222324252627
28293031  

Arşivler