felsefe taşı

ÇANTA

ÇANTA
Şubat 12
10:13 2021

“Genç yönetmen yeni filmi için yüzü düzgün, kamera karşısında rahat, düş gücü gelişkin bir kadın oyuncu arıyordu. Gazeteye ilan vererek adayları davet etmişti.

Gün boyu, peş peşe girdiği mülakatlardan yorgundu. O, kendine yeni bir kahve koyarken, sıradaki oyuncu adayını içeri aldılar.

Alımlı genç kız, yüzünde meraklı bir tebessümle deneme kamerasının karşısına oturdu ve yönetmenle sohbete başladı. Adı Emile Muller’di.

Kısa hasbıhalden sonra yönetmen değişik bir şey denemiş olmak için “Çantanızı açıp bana içindekileri birer, birer anlatır mısınız?” dedi.

Genç kız arkadaki çantaya uzandı. Fermuarını açtı. Önce, eline gelen iri kırmızı elmayı çıkarıp, anlattı:

“Bu elmayı sabah tezgah başında meyvelerini parlatırken gördüğüm manav hediye etti. Çok iştahlı bakmış olmalıyım.”
Sonra bir kitap çıkardı. Henüz kitabın ilk sayfalarında olduğunu ve okuduğu satırlardan çok etkilendiğini anlattı. Romanın baş kahramanının dalaverelerinden söz etti.

Ardından bir gazete çıkardı. İş aranıyor ilanını orada okumuştu. Listede, başvuracağı başka işler de vardı. Sonra makyaj çantası, ajandası ve not defteri…

Yönetmen, bu sonuncudan rastgele bir sayfa çevirip okumasını isteyince, defteri açıp mahcup bir edayla okudu genç kız…Özel duygulardı okudukları…
Derken çantanın gizli bölmesine attı elini…Oradan iki fotoğraf çıkardı. Biri uyuyan genç bir adam fotoğrafıydı: “Sevgilim” diye açıkladı: “Fotoğraf çektirmeyi hiç sevmez de… Ancak uykudayken çekebiliyorum fotoğrafını…”
İkinci fotoğrafın annesinin evlenmeden önceki hali olduğunu söyledi. O halini şimdikinden daha çok seviyordu. Genç kızın, çantadan çıkarıp büyük doğallıkla anlattığı her bir nesne, bir yap/bozun parçaları gibi onun hayatından kesitler sunuyordu.

Bu oyun, 15 dakika kadar sürdü. Sonunda yönetmen Emile’e teşekkür etti. Çıkarken kapıdaki görevliye telefonunu bırakmasını söyledi.
“Arkadaşlar gelecek hafta sizi arar” dedi.

Emile çıkarken, yönetmenin asistanı girdi içeri.. Dışarıda bekleyen daha pek çok aday vardı. Yönetmen gerindi. Kısa bir mola vermek istediğini söyledi. Hâlâ aradığını bulamamıştı.

Yeni bir kahve doldururken karşısındaki sandalyeye asılı çantaya ilişti gözü..Biraz önce içindekilerin birer, birer anlatıldığı çantaydı bu…
Telaşla asistanını uyardı: “Giden kız çantasını unutmuş, hemen koşup yetiştirsene…”

Asistan kız sandalyeye baktı ve “Yoo… O benim çantam” dedi.

Yönetmen, koltuğundan ok gibi fırlayıp kapıya seğirtti.

Aradığı oyuncuyu bulmuştu!

20 dakikalık bu siyah/beyaz Fransız filmini, 10. Avrupa Filmleri Festivali’nde izledim.

Kısa filmin adı: Filimdeki kızın adıydı: “Emile Muller”
Yönetmeni : Yvon Marciano.
Konusu : “Hiçbir güç, düş gücü kadar güçlü değildir.”

977 kez okundu
Paylaş

İlginizi Çekebilir

  • Göz RaporuGöz Raporu İlkokula yaklaşmış olmanın verdiği heyecanı ile dolu olduğum zamanlar... 2-3 yaşlarındaki Tuba ile gündüzleri Anneannemde kalıyoruz. Sabah erkenden annem veya babam bizi anneanneme […]
  • Ben Daha Çince ÖğrenecektimBen Daha Çince Öğrenecektim “Ben daha Çince öğrenecektim,” diye düşündü yaşlı kadın, burnundaki kaymış gözlüğü iterek. Koltuğunda hafifçe doğruldu ve yanındaki sehpa üstüne duran kalın defteri eline aldı. Sayfaları […]
  • BabaBaba Baba; iskele babası, mafya babası, mahallenin babası, dert babası, telli baba, şambaba, baba adam vesselam… Babalığın atfedildiği acı ve tatlı, şiddet ve şefkat içeren daha nice […]
  • Heykeltıraş RasimHeykeltıraş Rasim Bir arkadaşım var, Rasim. Heykeltıraş Rasim. Heykel yapar. Bir elinde çekiç, bir elinde taşçı kalemi, sabah akşam tak tuk taka taka tuk tuk tuk… Geçen gün yanındaydım, “bi dön […]

Sosyal Medyada Takip Edin

Üye Olun

Yazarlar

Kategoriler

Takvim

Ekim 2024
P S Ç P C C P
« Eyl    
 123456
78910111213
14151617181920
21222324252627
28293031  

Arşivler