felsefe taşı

Işık ve Karanlık

Işık ve Karanlık
Temmuz 24
12:36 2018

Yaşayan hücrelerin metabolik döngülerinin “kendini örgütlenmesi ” ni kontrol etmek için bir Biyosensör –Anten olarak çalışan DNA, fraktal antenlerin iki yapısal özelliğine, elektronik iletime ve öz simetriye sahiptir. Elektrik iletimi, parçacıkların vücut içindeki hareketine izin verir ve bu akış, yaşam gücümüzü üretir.
Paolo Manzelli, hücrelerdeki DNA tarafından üretilen biyo-piezo-elektrik etkiden söz eder.DNA nın , bir Bio-sensor -anten olarak UZAKTAN KUMANDA özelliğinden söz eder.

Piezoelektrik etkisi,
elektromanyetik salınımları
mekanik titreşimlere dönüştürebilen
ve bunun tersi olan maddenin özelliğine atıfta bulunur.

Paolo Manzelli’nin
“Piezoelektrik kuantum transdüksiyonu
genetik kontrolün
uzak mesafeli indüksiyonunun
temel bir özelliğidir.

Dolayısıyla nDNA’nın periyodik kristal yapısı nano ölçekli iyi bir jeneratör olabilir.”
sözleri bize;

DNA’nın Uzun mesafe bilgi sinyalizasyonu ile.
“uzaktan düzenleyici kontrolü” aracılığıyla
proteinlerin -kendiliğinden -fonksiyonel montajı arasında
ilişki olduğunu belirtir.

Aslında bir karşılıklı etkileşim söz konusu…

Zira Çekirdek DNA sının/ Nükleer DNA’nın da (nDNA)
uzaktan kontrolü,
piezoelektrik değişikliklerle belirlenir.

Bu da bize

“uzaktan genetik kontrol” ün

etkinleştirilebileceği

ve böylece bazı genetik dizilerin birleştirilebilir
veya değiştirilebilir olabileceğini düşündürür.

Hücre zarındaki Sıvı kristal yapıları,
membranın bütünlüğünü korurken
şeklini dinamik olarak değiştirmesine izin verir,

bu da kristalin

yarı iletken çip gibi

elektriksel impulslarla

rezonansta

hem yalıtım hem de titreşim yapabilmesini sağlar.

DNA molekülünün kendisi de
aynı kristalin organizasyonunu gösterir
( tıplı vücudun iskelet kemikleri gibi)

Bunların ikisi de piezoelektriktir

ve elektriksel olarak çevreden gelen
mekanik bir dürtü üzerine tepki verecektir.

Aslında her organ, bez, sinir sistemi, hücre ve protein yapısı,

bir dereceye kadar kristalin fonksiyona sahip

bir organizasyon seviyesini gösterir

ve birlikte,

genel olarak organize
ve uyumlu bir rezonans modeli oluşturan

salınımlı, rezonant bir yapı ağı oluştururlar.

Tüm bu geometrik anatomi, fizyoloji ve bilinen fizik,
insanın
titreşimsel biyokristaller olarak
daha iyi
anlaşılabilir;

Hiperuzay frekansı ile
sürekli rezonansta olan
açık sistemler
olduğunu düşündürmüyor mu?

Üstelik Vücudun metabolizması
ve çevredeki varlıklar tarafından korunan
elektromanyetik alanlar arasında
belirli bir sınır da yoktur.

İnsan bedeni de
uzayın kendisinin
daha yoğun bir kristalizasyonu
olabilir mi acaba
dedirten durum…

2.305 kez okundu
Paylaş

İlginizi Çekebilir

  • Yücelerin YücesiYücelerin Yücesi Bu bir biyolojik evrim yazısıdır ama belki de öyle değildir, kim bilir? Kendinizi düşünün. Şimdi herhangi bir organınıza bakın, mesela kolunuza, elinize. Şimdi parmağınıza gelin, sonra […]
  • Karar Alırken Önyargılara Dikkat!Karar Alırken Önyargılara Dikkat! İş dünyasında kadınlara karşı ön yargılı olmadığınızı mı düşünüyorsunuz? Kadınların da erkeklerle eşit fırsatlara ve ücrete ulaşmalarını destekliyor musunuz? Eğer öyleyse, bu çok […]
  • KahramanKahraman kahraman ihtiyacı arttı Bizim gibi mit dünyasının parçası olmaktan kurtulamamış toplumların, 'kahraman' ihtiyacı hiç bitmiyor. Çünkü, benliklerde 'kahraman' arketipi capcanlı. Her […]
  • KanatlarKanatlar Düşmüştü. Hem de çok yüksekten... Ne kadar yüksekten düşerse o kadar çok acıyordu canı... Bir defa da ayaklarının üstüne yumuşakça konmayı ümit ediyordu. Ama hiç olmamıştı bu. Olmayacaktı […]

Sosyal Medyada Takip Edin

Üye Olun

Yazarlar

Kategoriler

Takvim

Temmuz 2024
P S Ç P C C P
« May    
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
293031  

Arşivler