felsefe taşı

İnisiye

İnisiye
Temmuz 07
15:30 2014

Günün belirli saatlerinde aynı pencereden bakan birinin gördüklerinin farklılaşması gibi, her yeni öğretide kendi zihin penceresindeki bilgilerin yoğunluğunun da arttığını fark etmek gerekir.

İnisiyeyi öğrendiklerini ifade etmesi için sistem zorlar. Bu da sahip olduğu malumatı bilgiye çevirmeye, yani inisiyeyi yaratmaya zorlar. Yaratabilmek ciddi anlamda bir bilgi birikimi gerekir.Düşünen inisiye kimse bir şey söylemese dahi daha çok okumaya, dinlemeye ve öğrenmeye çalışır. Öğrendikçe, öğrenmesini daha da keskinleştiren referans noktalarının yoğunluğu artar. Öğrendikçe referans noktaları artar ama cahillikte beraberinde artar.Bildikleri arttıkça, bilmediklerinin ne kadar çok olduğunun farkına varır. İşte bu farkına varış onu olgunluğa yaklaştırır. Çünkü artık düz bir zemindedir. Bu öyle bir zemindir ki tüm düşünceler tesviyededir. Şaşkındır inisiye, bir dağın tepesine çıkacağını sanırken her yeri yüksekten hem de çok yüksekten göreceğini sanırken düz bir zemin üzerindedir. Sanki okyanusun ortasında tek başına kalmıştır ve maalesef nerede olduğu ve hangi sularda yüzüp buraya nasıl geldiği hakkında bir bilgisi yoktur.

Bu olgunlaşmanın ve aydınlığın ilk basamağıdır. Koca okyanusta bulabileceği, anlayabileceği ve hatta konuşabileceği tek şey kendisidir.Yapayalnızdır. Kendisini anlamadıkça, kendisini tanıyıp bilmedikçe bir adım bile gidemeyeceğini anlar. Ama yalnız kalmayan için yalnızlık kolay değildir. Kimdir o? Nereden gelmiş nereye gidecektir.Neden başına iş almıştır.Nereden çıkmıştır bu aydınlanma ve olgunlaşma…

Kendisi hakkında daha çok şey öğrendikçe kişisel değerlerinde bir değişim meydana gelir. Kafasındaki siyah ve beyazlardan daha çok gri tonlar oluşmaya başlar, bütünleştirici ve kapsayıcı adı konulmamış başka bir tür kabule doğru sürüklenir. Etken ile edilgenin, ying ile yangın, düşünceyle bedenin, ilkel diye tabir edilen dinler ile ilahi dinlerin, doğa ile tanrının, canlılar ile cansızların bir bütünün parçaları olduğunu ve birinin diğerinden önemsiz olmadığını sezer. Sezginin en az bilgi kadar önemli olduğunu ve bilgileri gibi sezgilerini de yönlendirebileceğini fark eder.

Sonuçta, inisiye kişi varabileceği en son yer olan başlangıç noktasında bulur. Okyanus aynı okyanustur, fiziksel olarak bir yere gitmemiştir ama kendisi değişmiştir. Çünkü kendisini tanımaya başlamıştır.Artık aynı pencerede başka şeyler görmektedir.

Önce kendini koca bir buzdağı zannetmiş zamanla erimiş ,eriyen damla okyanusa düşmüş,sonra bir bakmış ki suyun içinde bir çok damla ile beraber giderken tekrar soğumaya bağlı buzlaşmış ve tekrar ayrıldığı buzdağının bir parçası olmuş.Başladığı yere geri dönmüş ama sanki bir başka damla olarak..

Dilerim başlayabilir ve sonuçta çok uzun bir aşamadan sonra başladığınız yere dönebilirsiniz.

11.852 kez okundu
Paylaş

İlginizi Çekebilir

  • Anladık vatan cennet ama niye her yer zebani dolu?Anladık vatan cennet ama niye her yer zebani dolu? Civciv çıkartma oyununu duydun mu? Duymadın mı..? Kazığa oturtma, bağırsak şişirme, ateşte yürütme ... şimdi de civciv çıkartma. Anadolu halk eğlencelerinden. Video görüntülerini […]
  • Olmak ya da…Olmak ya da… "Neden olmuyor?!?!?!" diye içinden sağlam bir çığlık attı. Oysa ki, kulakları dahil kimse işitmedi. İstekleri vardı. Ve istekleri 4 yaşında bir çocuk gibi istediği an olsun istiyordu. […]
  • KanatlarKanatlar Düşmüştü. Hem de çok yüksekten... Ne kadar yüksekten düşerse o kadar çok acıyordu canı... Bir defa da ayaklarının üstüne yumuşakça konmayı ümit ediyordu. Ama hiç olmamıştı bu. Olmayacaktı […]
  • Ruh DokunmasıRuh Dokunması İki ruhun birbirine dokunması, çok özel bir frekansta ilişkiye geçmeleri. Çoğu zaman kelimelerle ifade edilemez ama her zaman belli belirsiz hissedilir. İki ruhun neden birbirine […]

Sosyal Medyada Takip Edin

Üye Olun

Yazarlar

Kategoriler

Takvim

Nisan 2024
P S Ç P C C P
« Mar    
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930  

Arşivler