felsefe taşı

Beş Kişilik Quartet: JD Allen – Bloom

Beş Kişilik Quartet: JD Allen – Bloom
Eylül 07
11:41 2014

Tenor saksofoncu JD Allen, 2014 haziranında ‘Bloom’ adını taşıyan sekizinci albümünü Savant Records etiketiyle yayınladı. Ozan Musluoğlu’nun ‘40th Day’ albümünde sergilediği başarılı performansla da takdirimizi kazanmış olan Allen, her biri son derece ilgi çekici dört albüm yayınladıktan sonra basta Gregg August ve davulda Rudy Royston’dan oluşan ‘korkusuz’ üçlüsünü dağıtmış ve geçtiğimiz yıl piyanoda Eldar Djangirov’un da katılımıyla ‘Grace’i yayınlanmıştı.

Takipçilerinin hatırlayacağı üzere Allen, her biri son derece ilgi çekici dört albüm yayınladıktan sonra basta Gregg August ve davulda Rudy Royston’dan oluşan ‘korkusuz’ üçlüsünü dağıtmış ve geçtiğimiz yıl piyanoda Eldar Djangirov’un da katılımıyla ‘Grace’i yayınlanmıştı.

7 Allen orijinalinin yanısıra, bir anonim gospel şarkısı ve iki standard içeren ve bir önceki gibi yine quartet formunda kaydedilmiş olan yeni albüm, bir yönüyle Allen’ın Grace’de sergilediği müzikal yaklaşımın billurlaşması anlamına geliyor dersek, yanlış bir cümle sarfetmemiş oluruz.

Allen, müziğin insanları değiştirme kuvvetini ciddiye alan bir müzisyen ve kendi değişimini, kişisel yolculuğunu yapıt(lar)ının hareket noktası olarak alıyor. Grace’de yaptığı üzere bu albümde de başından sonuna tutarlılık içeren uzun bir öyküyü anlatıyor. ‘In Search of’ adını taşıyan ilk albümünden bu yana arayış içinde olduğunu sıklıkla dile getirmiş olan JD Allen, dinleyicisinin, albümde yeralan şarkılara verdiği isimleri “bu engebeli, orasından burasından kayalıklı sel yataklarıyla kesilmiş çetrefil arazide, yönlerini bulmalarını kolaylaştıracak bir harita” gibi kullanmasını istiyor: “Her bir parçanın ismi dinleyici için kılavuz görevi görüyor, olmayan bir filmin soundtrack’i misali.”

Albümün ve icraların bizde bıraktığı tortuyu aktarmaya başlamadan önce Allen’ın çalış tarzındaki değişikliğin bu albüme de yansıdığının tespitini yapalım. Trio kayıtlarında kaslı bir ton ve dışadönük hatta bir parça saldırgan bir üslup kullanan Allen kendine has ekonomik yaklaşımını korumakla beraber, quartet albümleriyle birlikte daha içedönük ve uysal çalmaya başladı. Raslantı olmadığına emin olduğumuz bu değişim yeni albümde daha da belirginleşmiş duruyor. Öyküleri değiştikçe öyküyü anlatma biçimini de değiştiren Allen, tonunu ve stilini öykünün aktarılmasını sağlayacak birer enstruman olarak kullanıyor.

Albüm açılışından itibaren dinleyiciye farklı ve zahmetli bir yolculuğun başlıyor olduğunun işaretlerini veriyor. Piyanist Orrin Evans’ın giriş akorlarının hemen peşisıra, Allen’ın, sanki aralarında mantıksal bir bağ yokmuşçasına ancak büyük bir özgüvenle sıralamaya başladığı notalar, Jonathan Barber’ın fırça dokunuşlarıyla bir zemine oturuyor, Evans’ın piyano solosuyla icra yönünü netleştirmeye başlıyor, Alexander Claffy’nin kontrabas eşliği arayışın ürkekliğini su yüzüne çıkarıyor ve Allen, eğer varsa, melodinin en net halini çalmaya başladığında icra bitiyor; daha doğru ifadeyle ‘duruyor’. ‘Jack’s Glass’ John Coltrane’nin, albümün ruhunu besleyen en önemli figür olduğunun kanıtı gibi.

Girişteki arayış çabası, albüme adını veren ‘Bloom’da coşkulu bir tedirginliğe bürünüyor. Allen sesleri, yüksekten bırakılmış bir kağıt parçasının düşerkenki hareketlerindeki belirlenemezliğe benzer şekilde, ancak her bir hareketin bir öncekinin zaruri sonucu olduğunu da inkar etmeden, bir çiçeğin açması gibi, doğurur gibi, birbiri ardına çalıyor.

‘The Secret Life of Guest Workers’ Allen ve Evans’ın kendinden emin ünison girişinin ardından Barber’ın muhteşem solosunu içeriyor. ‘The Dreamer’ her bir müzisyenin (sanki) diğerlerinden farklı yönlere doğru koşuşturmasıyla gidişata bir telaş edası veriyor ancak albümün birinci bölümünün kapanışındaki ‘A Throng of Millions Can Be One’ ile birlikte öykünün ana teması da belirginleşmeye başlıyor. Davud’un Câlût’la, Golyath’la savaşına eşlik edebilecek görsellikteki bu icra, neredeyse bu kayıt için biraraya gelmiş değil de sanki yıllardır birarada çalıyorlarmışçasına eriştikleri grup yoğunluğuyla, albümün doruk noktasına yerleşiyor.

Antrakt olarak da niteleyebileceğimiz bölümde iki standard icrası var. Evans’ın dinlendiği Tadd Dameron bestesi ‘If You Could See Me Now’ nispeten ortodox bir icra ve Allen çok iyi geliştirdiği solosuyla trio formatta ne kadar başarılı olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Hoagy Carmichael imzalı ‘Stardust’da bir başka ustasına, Sonny Rollins’e ince bir selam gönderiyor ve solo bir icrayla bu ölümsüz bestenin hakkını veriyor.

Evans’ın şizofrenik eşliği ve Claffy’nin karanlık arşe solosunu takip eden Allen-Evans diyaloğuyla en iyi icralardan birisi saydığımız ‘The Rule of Thirds’ün ardından albümün olmasa da arayışın sonu geliyor. Latince bir deyim olan ve dilimize ‘Babamız’ olarak çevirebileceğimiz ‘Pater Noster’ mükemmel ezgisiyle, yarattığı uhrevi havayla, ihtişamıyla, müzisyenlerin eksiksiz icrasıyla; Allen’ın kayıp kelimenin peşisıra çıktığı arayış yolculuğunun sona erdiğini ‘müjdeliyor’: “Kulakları olan işitebilir, gözleri olan görebilir.” Allen Tanrı’sına, Baba’sına şükranını sunuyor.

Albüm, jenerik şarkısı olarak niteleyebileceğimiz blues formundaki bir icra ile, tahmin edilebileceği gibi albümün en dışadönük, en dolaysız icrasıyla sona eriyor: ‘Car-Car’.

İçine girmeyi istemezseniz hatta daha da önemlisi beceremezseniz kaybolabileceğiniz, dışarıdan bir dinleyici gibi değil grubun beşinci üyesi olarak sahnenin içinden bakmanızı önerdiğimiz ve Schönberg’in atonalitesinden, serbest cazın şiddetinden, gospel’in karanlığından, blues’un hüznünden, swing’in neşesinden çok şey barındıran bu albüm, JD Allen’ın ruhani arayışının sonu olabilir ancak bize göre müzikal arayışının sadece bir uğrağı olacaktır. Bir cazsever olarak, böylesine yetkin dile sahip bir müzisyenin anlatacak hikayelerinin tükenmemesini diliyoruz.

‘Aramakla bulunmaz ama bulanlar arayanlardır’.

3.071 kez okundu
Paylaş

İlginizi Çekebilir

  • Dijital İstisna YönetimiDijital İstisna Yönetimi Bölme işlemi yapan bir yazılım kodlamak kolay. A bölü B. Peki ya B sıfır girilirse? Siparişin beklendiği şekilde yola çıkıp teslim edilmesi kolay. Ya üretici firma malı zamanında kargoya […]
  • Kalamışta Bir İtalyan EsintisiKalamışta Bir İtalyan Esintisi 1993 yılında İstanbul'da ilk açılan İtalyan Restaurant'ı ünvanına sahip olan ve günümüzde İstanbul Doors Grup bünyesinde yer alan Da Mario Restaurant , 21 yıl gibi uzun bir bekleyişin […]
  • Bir Hayalim Var!Bir Hayalim Var! Yıl 1963. Sıcak bir Ağustos günü Washington Lincoln anıtının önünde ırk ayrımcılığına karşı toplanmış 200.000 kişiye böyle bağırıyordu Martin Luther King. Aslında bambaşka bir […]
  • Makinenin Kapitalist RuhuMakinenin Kapitalist Ruhu Kapitalizm, makine ruhunu insanın içine çekmesini (nihayet) sağlayabilecek mi? Yoksa asi insan teknolojiyi de arkasına alıp yeni bir devrim mi yapacak? Sanayi Devrimi ile ortaya çıkan […]

Sosyal Medyada Takip Edin

Üye Olun

Yazarlar

Kategoriler

Takvim

Kasım 2024
P S Ç P C C P
« Eyl    
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930  

Arşivler