felsefe taşı

Şapka Satıcısı

Şapka Satıcısı
Kasım 23
12:15 2021

Bir ikileme…

Şapka Satıcısı
Şapka satarak geçinen bir adam, günün birinde ormanın içinden geçerek, bir şehirden diğerine gitmeye karar vermiş. Uzun bir yürüyüşten sonra sıcaktan ve yorgunluktan bitkin düşmüş, bir ağacın altına uzanmış, şapkalarla dolu sepetini de yanına koyarak uykuya dalmış.
Tuhaf sesler duyarak uyandığında, şapka sepetinin bomboş olduğunu görmüş. Seslerin ağaçtan geldiğini fark edince de başını kaldırıp ağaca bakmış. Gördüğü manzara gerçekten şaşırtıcıymış. Ağacın dallarında bir sürü maymun varmış ve hepsi de kafalarına adamın şapkalarını geçirmiş. Adam, acayip sesler çıkararak kendisine bakan maymunlardan şapkaları nasıl geri alacağını düşünmeye başlamış.
“Şimdi ne yapacağım? Şapkaları bu maymunlardan nasıl alacağım” diye söylenirken düşünceli bir şekilde kafasını kaşımış. O sırada maymunların da onu taklit ettiklerini ve kafalarını kaşıdıklarını görmüş. Adam elini havaya kaldırmış, maymunlar da aynı hareketi yapmış. Bunun üzerine şapka satıcısı ne yapması gerektiğini anlamış. Başındaki şapkayı çıkarıp yere atmış. Bunu gören maymunlar da başlarındaki şapkaları yere atınca, adam hepsini toplayıp sepetine doldurmuş ve yola koyulmuş.
Aradan yarım asır geçmiş. Şapka satıcısının bir torunu varmış ve o da dedesi gibi şapka satıcısıymış. Günlerden bir gün onun da yolu aynı ormana düşmüş. Hava yine çok sıcak ve satıcı yine çok yorgunmuş. O da tıpkı dedesi gibi şapka sepetini yanına koyup, bir ağacın altında uykuya dalmış.
Bir saat sonra uyandığında sepetin boş olduğunu görmüş. Tuhaf seslerin geldiği ağaç maymunlarla doluymuş ve hepsinin başında da şapka varmış.

Adam, yıllar önce dedesinin kendisine anlattığı hikayeyi gayet iyi hatırladığı için ne yapacağını biliyormuş. Hemen kafasını kaşımaya başlamış, maymunlar da aynısını yapmışlar. Ellerini havaya kaldırmış, maymunlar da kaldırmışlar. En sonunda da muzipçe bir gülümsemeyle başındaki şapkayı yere atmış. Maymunların da aynı hareketi yapmalarını beklerken, maymunun biri ağaçtan inmiş, adamın yere attığı şapkayı kapmış, adama bir de tokat patlatıp şöyle demiş:
“Sadece senin mi deden var?”

Kırlangıçların ömrü
Günlerden bir gün diyelim ki bir yaz…Kırlangıcın biri bir adama aşık olmuş. Ve adamın penceresinin önüne konup şöyle demiş:
“Ben seni çok seviyorum lütfen pencereyi açıp beni içeri al da birlikte yaşayalım.” Adam:
“Olmaz alamam…Sen bir kuşsun hiç bir kuş bir adama aşık olur mu?…”kırlangıç bir süre sonra tekrar gelmiş:
“Lütfen pencereyi açıp beni içeri al birlikte yaşarız. Hem ben sana dost ve arkadaş olurum canın da sıkılmaz birlikte yaşar gideriz…”Adam yine:

“Olmaz alamam…Git başımdan” diye cevap vermiş.
“Lütfen beni içeri al…Artık soğuklar da başladı, dışarıda kalamam biliyorsun ben sıcak havalarda yaşayabilirim sadece…Beni içeri almazsan başka sıcak ülkelere gitmek zorunda kalırım. Lütfen beni içeri al da burada kalayım. Birlikte yemek yer omzuna konar, seni neşelendirir, sana yarenlik ederim. Hem sen de benim gibi yalnızsın…” Adam:
“Git derhal başımdan!… Ben yalnız kalırım” demiş ve kuşu kovmuş… Kırlangıç, bu cevap üzerine üzüntülü bir şekilde uçmuş ve uzaklara gitmiş…Adam kırlangıç uzaklara gittikten sonra düşünmüş:
“Ben ne aptal, ne kadar akılsız bir adamım, niye kırlangıçla birlikte kalmayı kabul etmedim?” demiş kendi kendine ve çok pişman olmuş. Pişman olmuş ama iş işten geçmiş.
“Nasıl olsa sıcaklar başlayınca kırlangıcım yine gelir, ben de onu içeri alır birlikte mutlu bir hayat sürerim” diye düşünmüş.

Ve penceresini sonuna kadar açıp beklemeye başlamış. Yazın gelmesiyle kırlangıçlar da gelmeye başlamış. Ama onun kırlangıcı gelmemiş. Yazın sonuna kadar hiç kapatmadan pencerenin başında beklemiş ama boşuna… Kırlangıç yokmuş. Gelen kırlangıçlara sormuş ama onun kırlangıcını gören olmamış. Sonunda halini danışmak ve bilgi almak için bir bilge kişiye gitmiş. Olayı anlattıktan sonra bilge kişi ona şöyle demiş:
“Kırlangıçların ömrü altı aydır…”
Hayatta bazı fırsatlar vardır, ömrünüzde bir defa elinize geçer ve değerlendiremezseniz uçup gider… Hayatta bazı insanlar vardır, ömrünüzde bir kez karşınıza çıkar ve fark edemezseniz, değerini bilemezseniz, uçup gider, asla geri gelmezler… Dikkatli olun… Farkında olun… Ve düşünün acaba kaç kırlangıcı kovaladınız pencerenizden bugüne kadar?

1.214 kez okundu
Paylaş

İlginizi Çekebilir

  • Kelebek Kanadı Bacaklar!Kelebek Kanadı Bacaklar! Hava meydanında uçak bekliyorum, eve döneceğim. Geldi bir vatandaş, karşıma oturdu. Oturmadı aslında, çöreklendi. Çöreklenmek ne demek? Gül böreği bilir misin? Spiral şeklinde, ortada […]
  • İzmirİzmir Çok duymuşumdur, ya da belki duymuşsunuzdur, Ankaralıların ve özellikle İstanbulluların İzmir'le ilgili olarak eleştiri yaptıklarını. Muhtemel Ekşi'de okumuştum bi'zaman ve çok tutmuştum […]
  • Üslub-u beyan, ayniyle insanÜslub-u beyan, ayniyle insan Rahmetli anne dedem eğitimciydi, tarih ve edebiyat öğretmeni ve cumhuriyetin İzmir Muallim Mektebi müdürüydü. Baba dedemin de katıldığı ilk iktisat kongresinden sonra, vergi mevzuatı […]
  • Birinci adamBirinci adam Birinci adam, az sonra kılınacak olan cenaze namazına katılmak için caminin bahçesinde bekliyordu. Hava 172 dereceydi. Musalla taşında duran tabut ile arasında en fazla 5-6 metre […]

Sosyal Medyada Takip Edin

Üye Olun

Yazarlar

Kategoriler

Takvim

Nisan 2024
P S Ç P C C P
« Mar    
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930  

Arşivler